Bahçıvan Ve Çiçekleri

  • 21.01.2021 15:48
  • Okunma: 993 kez

Betül Sağıroğlu


Bahçıvanın önceleri bir oda kadar alanı ihtiva eden küçük bir bahçesi vardı.

Bahçıvanın önceleri bir oda kadar alanı ihtiva eden küçük bir bahçesi vardı. O bahçede; çilli begonyadan kaktüse, kasımpatıdan sardunyaya, sarmaşıktan kılıç çiçeğine kadar türlü türlü çiçekler vardı. Bahçıvan, onların meşrep farklılığını biliyordu ve çiçeklerinin hepsini çok seviyordu. Kimisini güneye, kimisini güneybatıya, kimisini  kuzeye ya da kuzey doğuya koyarak listeler tutuyordu. 
Hangisini ne zaman sulayacağını ve budayacağını sıraya koymuştu dimağında. Vitaminlerini aksatmadan verir, topraklarını havalandırırdı. Onlarla konuşur, dertleşir, onlara iltifatlar ederdi.
Toprak ve çiçek konusunda mahir olan bahçıvan; böyle mesleğim olduğu için çok mutluyum, toprağı işlemek, çiçeği yeşertmek nasip etti Mevlam bana derdi hep başlarda…
Bahçıvanın çok değer verdiği bahçesini ziyaret edenler günden güne çoğaldı. Her gelen bahçeyi övdükçe övdü. Bahçıvanda artık bahçesindeki çiçeklerin varoluş adına gayretini, toprağın verimliliğini, güneşin, rüzgarın ona ve onun başarısına olan desteğini görmez oldu. Kerameti kendinden menkul değildi aslında, yani bahçesine ihtimamını kendi anlatmıyordu. Herkes bu ihtimamı zaten görüyordu. Bu döngü içerisinde bahçesini büyüttükçe büyüttü.
Ziyaretçileri artık pekte sade komşuları ve akrabaları değildi. Kalburüstü, aristokrat, bürokratlar bahçenin yeni ziyaretçileriydi. Bahçede yenen yemekler içilen çaylar pekte lezzetli ve keyifliydi. Ruhta da midede de bayram havası estiriyordu. Bahçıvanın sırlı sohbetlerini gelen misafirlerde, bahçedeki çiçekler de pür dikkat dinliyordu. Çokça bilgi de ediniyorlardı. Sarılıp, iyi temennilerde bulunup bahçeden ayrılıyorlardı. Çiçeklerse hep bahçedeydi tabi ki bahçıvanda…
Çiçekler azami gayretle bahçıvanın her teftişinde canlı görünmeye çalışırdı. Bahçe ilk kurulduğunda övgülerle çiçek meclisine giren bahçıvan şimdilerde; bir hışımla, öfke ve kibirle girmeye başladı. Duvar kenarındaki begonyaya daha az su verir oldu. Kaktüs kendine yeter diye tarafına bakmaz oldu. Hatta sardunyayı bir tekmeyle devirdi…
Ne oldu ne değişti? Küçücük bahçeyken nasılda mutluyduk, Kardeştik. Çiçeklere baktım bir değişiklik göremedim. Güller açıyordu, baş budak veren veriyordu. Ama değişen bir şeyler, bir huzursuzluk vardı. Bu bahçe; bu kadar öfkeyi, evhamı, eleştiriyi, ayrıştırmayı hak etmiyordu.
Bahçıvanın artık bahçesiyle bitki ve toprak ilmiyle meşhur olması; fıtratında var olan kibri besledikçe besledi. Kendini bilme dersleri verirken, başarıyı  kendinden bildi. İşte tamda o mahallenin sokaklarında gezinen bahçıvan burnunun ucundaki; kasımpatılara, nergislere, sümbüllere, menekşelere, leylak ve papatyalara nazar etmez oldu.
Bahçeyi kurdum; kısa sürede bu duruma getirdim. Bahçıvan sözle beyan etmese de için için, artık tanınan birisiyim, başka sahalara, işlere el atmalıyım düşüncesini hali tavrı ile belli ediyordu. Bahçedeki çiçekler arasında ufak afak dedikodular başlamıştı. Aslında buna dedikodudan ziyade; durum beyan etme, iç dökme denilebilirdi. Bize bağrını açan toprakta biz çiçeklerde elimizden geleni yapıyor, söz dinliyorduk. Ama bazı arkadaşlar solmaya, kurumaya başlamıştı, bazıları düzen bozulmasın diye yerinden memnun olmasa da memnun görünüyordu. Ben mi kimim? Nergisgillerden  kardelen çiçeğiyim. Tüm bu atmosferi size anlatanım. Bahçede yerim nerde mi? Dolaylı yoldan güneş alan, çok su istemeyen, iki üç yılda bir saksım değişirse mutlu olan nazlı bir çiçeğim. Sadece karda değil eğer şartlar sağlanırsa suda bile açabilen çiçeğim. Kışın çetin soğuğunda bile, hatta bahara çiçeklerimi ilk açanım. Neyse beni boş verelim. Mevzu çiçek bahçemizin saadeti. Ne yapmalı ne etmeli bilemiyorum. Bahçıvanımız artık buralara uğramaz oldu. Yetiştirdiği insanlar bizimle ilgileniyor. Suyumuzu, vitaminimizi verip toprağımızı havalandırıyorlar ama bizimle hiç mi hiç konuşmuyorlar. Onlara göre prensipli bir şekilde bahçe işleri devam ediyor. 
Mayıs ayındayız. Bahçenin heyecanla raks etmesi lazım ama heyhat bahçe viran, bahçe metruk, bahçe kuru yapraklar ve hüzünlü renklerle sanki sonbaharı anlatıyor. Çiçekler ardı arkasına birbiriyle vedalaşıyor, buraları terki diyar ediyordu. 
Bir masal daha son buluyordu. Bahçıvanın ihtirası, kibri her şeyi kendinden bilmesi gafleti ile...
Başarım ancak Allah‘ın yardımı iledir, (Hud/88) ayetini zikretmek geldi hatırıma ve devam ettim.
Gayret bizden Tevfik Allah‘tan cc diyerek. Merak eden olursa eski bahçeden az ötede ama mahalle değiştirmeden; tabiatımı, fıtratımı özümden ari etmeden yaşıyorum. Tüm bahçelere, çiçeklere selam olsun…

 

Yazarın Yazıları