Hayatımızın her evresinde duyarız bu sözcüğü, sitem, sitemkâr. Peki, sitem kolik ne demek; sitem etmeyi, hoşnutsuzluğu, olumsuzluğu alışkanlık haline getirmiş kişidir. Akıl, ruh ve beden üçlüsü bir makinenin ana parçası gibidir, birbirine bağlı çalışır, eğer ki bu parçalardan biri zedelenirse mekanizma hasar görür. İnsan vücudu da bu sistem gibidir, önce idrak etme ile başlar iş; anlama, yorumlama ve harekete geçme kontak nokta akıldır. Sonrasında ruhumuz girer devreye; kalbimiz, vicdanımız, ahlakımız bizi karar verme aşamasında yoğurur durur, bir kalıp haline getirir ve en son bu bilgiler bedenimize ulaşır burada eyleme geçme vasıtası ile durum gerçekleşir. İşte bu üç unsur, bizim düşünme eylemimizi, hayatımıza yön vermemizi sağlar. Fakat insanoğlu bu mekanizmaya hiç saygı duymaz istedikçe ister hep daha fazla diyerek sitem kolik olup çıkar sonrası vahim, onu beğenmeme, bunu sevmeme, şunu kıskanma olumsuzluk batağında sürünüp durur ruhlar. Sonrasında dilimize of zikri yapışır kalır, huzursuz hayata hoş geldiniz, buyurun başlasın sitem kolik ruhların sitem kolik hayatları. O kadar emek ile kariyer hayatına atılır, zirveyi ister, sonra oraya gelince yine sitem, yine bir of narası, hayat kurar en mutlu insan benim pozları sonra yine bir of keşke böyle olmasaydı cümlesi, arkası bitmeyen sitemler, sahi mutlu dünya tablosu neydi, hiç duydunuz mu? Mutluluk tablosu ben duydum ama gerçek manada görmedim desem haklıyım. Sabrın şükrün inancın tablosudur; mutluluk tablosu bizde bu sitem kolik ruhlar oldukça bu tabloyu görmek zor, önce aklımızı sonra ruhumuzu diri tutalım ki bedenimiz bizi mutluluğa götürsün. Yürüdüğümüz yollar elbette inişli çıkışlı olacak, meşakkatin olmadığı yerde olur mu hiç mükâfat, emek vermeden hiçbir tahta oturamayız, bunun farkındayız ama yenik düştüğümüz şey hırslarımız, hiç bitmeyen çilekeş ruh halimiz. Toplum olarak sitem severiz ama başarılı, huzurlu ve sitem savar bir güç de olunca bizi bulacak, mutluluk bunu gözlemlerim ve deneyimlerim ile çok iyi biliyorum. Size bahşedilen üçlü gücünüzü diri tutun, akıl, ruh, beden, olumlu düşünün, hissedin, sitemi ve de kolik olduğunuz her şeyi hayatınızdan atın, ruhunuzu asla incitmeyin. Başınız göğe erer mi bilmem ama sabır, şükür, inanç ( mutluluk tablosu) ile ruhunuz göğe erer. Aslın da mantık şudur; ruhumuz sağlıklı ise bedenimizde sağlıklıdır, özümüz ne ise sözümüze yansır. Mutlu insan sağlıklıdır. Mesela düşünelim, çalışmadan başarı bekliyoruz yada hiçbir emek vermeden para kazanmayı diliyoruz, sonra tabi ki istediğimiz gibi olmuyor sonuç ve yine sitem dolu sözler ve sitemkâr davranışlar, peki elde ettiğimiz ne var, stres ve sorun yumağı, biz bu döngüde sürekli başa dönüyoruz. Sahi insanoğlu neden nankör sorusu da takılıyor şimdi aklıma, çünkü şükür yok, sitem var, of diye çığlık attığımız kadar birde” elhamdülillah “ diyebilsek, o zaman gerçekten mutlu olacağız ve ruhumuz, aklımıza minnettar olacak. Evet! Sevgili sitem severler, kendinize şans verin, ruhunuzu sevin, sitemleriniz sevgiye dönüşsün, saygı alsın yerini, sadakate bırakın kendinizi, sitem değil şükür naraları aksın dilinizden. Ve sitemsiz hayata merhaba diyelim, selametle...
Anahtar Kelimeler: