Vücudunun Ritmine Ayak Uydur

  • 17.02.2022 23:56
  • Okunma: 1088 kez

Her şeyin bir düzeni olduğu gibi vücudumuzun da bir işleyiş düzeni var. Buna sirkadiyen ritim diyoruz. Sirkadiyen ritim, günlük olarak düzenlenen uyku-uyanıklık, sindirim, hormon salgılama gibi kendini tekrar eden olayların döngüsüdür. Vücudun biyolojik saatidir. Sirkadiyen ritmin işleyişindeki en önemli etken ışıktır. İnsan gündüz hareket etmek, enerji harcamak; gece ise dinlenme ve enerjiyi depolamak üzere kurulu bir biyolojik saate sahiptir. Vardiyalı çalışma, gece yeme, gece çalışma ve uyku bozuklukları bu saatin ritmini bozmaktadır.

 Hiç bir sağlık probleminiz yok, beslenme düzeninize dikkat ediyorsunuz hatta kendinizi çok kısıtlıyorsunuz ve bu kadar uğraşa rağmen kilo veremediğinizi mi düşünüyorsunuz? Peki, hiç vücudunuzun ritmine uygun yaşamadığınızı düşündünüz mü?

En basitinden gece tok karna uyuduğumuz zaman vücudun hormon ritmini bozmuş oluyoruz. Nasıl mı?  Gece salgılanması gereken melatonin hormonu vücutta tokluk olduğundan ve insülin hormonunun kan şekerinin düzenlenme görevi bitmediğinden tam olarak devreye giremez. Böylece insülin salgılanmaya devam eder. İnsülin bildiğimiz gibi kan şekerini düzenleyen bir hormondur, vücudumuzda çok önemli bir görevi var. Bir diğer güzel işlevi de gündüz aldığımız glikozu enerjiye dönüştürmek. Peki, her şey çok güzel, insülin vücudumuz için elzem bir hormon zaten, gece salgılanmasında ne gibi bir sorun olabilir ki sorusuna gelince işler değişiyor. Gündüz glikozu güzel bir şekilde enerjiye çeviren insülin, gece yemek yediğimizde maalesef ki yağ olarak depoluyor. Böylece kilo alma ve iç organ yağlanması durumu ortaya çıkar. Aynı zamanda uyku uyanıklık durumunu düzenleyen, hastalıklara ve kansere karşı vücudu koruyan melatonin hormonu da görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirememiş olur.

Biyolojik saatimizi, normal saat gibi düşünecek olursak, nasıl ki saatin pili çıkarılıp takıldığında saatin ayarı bozuluyorsa, vücudumuzun ritmine uygun yaşamayınca, aynı pili çıkarılmış saat gibi biyolojik saatimizin ayarı bozuluyor.  Sabahtan akşam yatana kadar bir şeyler yediğimizde, metabolizmamız sürekli bir şeyleri sindirmeye ve onu işlemeye çalışmaktan ayarını yenileyemiyor. Kendini yenileyebilmesi için biraz boşluğa ihtiyacı var. Gece yemek yemeyip vücudu aç bırakarak, hücrelerin kendi kendini yenilemesine ve hastalıklı hücrelerin öldürülmesine imkân tanımış oluruz. Bu durumlardan dolayı melatonin hormonunun salgılanmaya başlama saati olan akşam 9’dan en az 3 saat önce yemek yemeyi bitirerek vücudumuzun işleyiş ritminin bozulmamasına olanak sağlamış oluruz.

Sirkadiyen ritim sadece gece tok karna uyumakla ilgili değil. Aynı zamanda vücudun  ritmini bozan bir çok faktör bulunmakta. Bunlardan en önemlisi çoğumuzun yatmadan önce maruz kaldığı mavi ışıktır. Mavi ışık bilgisayar, tablet, telefon, televizyon ve dijital ekrana sahip diğer elektronik cihazları ekranlarından yayılmaktadır. Gün içerisinde doğal olarak güneşten yayılan mavi ışık,  bilişsel performansı ve uyanıklığı korumada fayda sağlamaktadır. Ancak gece yatmadan önce düşük yoğunlukta bile olsa dijital ekranlardan yayılan mavi ışığa maruz kalmak uyku kalitesini kötü etkileyerek sirkadiyen ritmin akışını bozmakta ve insan sağlığına ciddi zararlar vermektedir.

Işık, melatonin gibi faktörler dışında, modern yaşamın insanlara getirdiği vardiyalı çalışma saatleri, gece çalışma ve uzun mesailer, uzun mesafeli uçak yolculukları, gece yeme atakları. ve uyku bozuklukları da içsel ritimde değişiklik meydana getirmektedir. Bu değişimler sirkadiyen ritmi bozmakta ve insülin direnci, diyabet, obezite, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve psikolojik hastalıklar gibi birçok hastalıkların riskini arttırmaktadır.

Sirkadiyen ritmimizin düzenlenmesinde; düzenli bir rutin oluşturma, egzersiz, uyku, ışığın ayarlanması, beslenme ve stres yönetimi önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler:

Yazarın Yazıları