Karbonhidrat Üzerine

  • 22.09.2021 23:01
  • Okunma: 1276 kez

Vücudumuzun karbonhidrat, protein ve yağ olmak üzere 3 temel enerji kaynağı vardır. Her bireyin günlük enerji gereksinimi yaşına, boyuna, kilosuna, cinsiyetine ve fiziksel aktivite düzeyine göre kişiye özel olarak değişkenlik göstermektedir. Dengeli bir beslenme düzeni için vücuda alınan günlük enerjinin, yani kalorinin %45-60’ının karbonhidratlardan, %10-20’sinin proteinlerden, %20-35’inin yağlardan sağlanması önerilmektedir. Peki oranlar böyleyken dengeli beslenerek zayıflamak isteyen bir insan neden karbonhidrat kaynağı olan ekmeğe ve benzeri besinlere düşman gözüyle bakıyor? Kulaktan kulağa yayılan, bilgi kirliliklerinden arınıp, araştırarak gerçekleri öğrenmenin vakti çoktan geldi. Şimdi hep birlikte karbonhidrat hakkındaki gerçeklere beslenme uzmanı gözüyle bir bakalım.

Karbonhidratlar insan vücudunun bir numaralı enerji kaynağıdır. Bizim dikkat etmemiz gereken konu karbonhidrat içeren besinleri yememek değil, kaliteli karbonhidrat içeriğine sahip besinleri tercih etmek ve ölçülü tüketmektir. Meyve, sebze, süt ürünleri, tahıllar gibi birçok besin grubu karbonhidrat içermektedir.

 Diyetin karbonhidrat içeriğinin ve miktarının tokluk kan şekeri düzeyleri ve kilo kontrolü üzerinde etkili olduğu çalışmalarla gösterilmiştir. Kan şekerini etkileme düzeyleri glisemik indeks ve glisemik yük değerleri ile alakalıdır. Yüksek glisemik indekse sahip olan karbonhidratlarla beslenmek (ör. patates, beyaz ekmek) kan şekerinin hızla artmasını sağlamanın yanı sıra, yalancı tokluk hissi oluşturmaktadır. Yani sindirim sistemine girdikten kısa bir süre sonra hızlıca sistemi terk ederek, tekrar acıkma hissinin meydana gelmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda kan şekerinde ani çıkış ve inişlere sebep olarak kişinin diyabet riskini arttırmasın yanı sıra önce enerjik hissetmesine, kısa bir süre sonra uykulu ve yorgun hissetmesine yol açabilmektedir.

 Düşük glisemik indekse sahip yani posa içeriği yüksek olan karbonhidratların, sindirim ve emilimleri yavaş olduğundan mideden boşalma süresi oldukça yavaştır. Böylece uzun süre tokluk hissi sağlamakta ve acıkmadan yemek yemenin önüne geçmektedir. Aynı zamanda kan şekeri seviyelerinin de kontrollü bir şekilde yükselmesine yardımcı olur. Bu sebeplerden dolayı glisemik indeksi düşük olan besinler, diyabet hastaları başta olmak üzere, insülin direnci yüksek olan ve kilo kontrolü sağlamak isteyen bireylerde de iyi bir tercih olabilmektedir.

 Glisemik indeksi düşük veya orta seviyede olan bazı besinler; kahverengi pirinç, buğday, çavdar ekmeği, şehriye, spagetti, nohut, mercimek, havuç, elma, kuru kayısı .

Glisemik indeksi yüksek bazı besinler; balkabağı, beyaz ekmek, mısır, patates, pirinç, muz, karpuz, yer elması .

Anahtar Kelimeler:

Yazarın Yazıları