Üsküdar Belediyesi çok hayırlı bir hizmete öncü olarak belediye binasının zemin katını büyük mütefekkir merhum Prof.Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocamız adına bir kütüphane açtı. Kütüphane 24 saat açık ve ilim öğrenmek isteyen gençlerle dolup taşıyor. Ayrıca misafirlerini bedelsiz verilen ikramlarda öğrenciler için çok cazip oluyor. Modern belediyecilik adına çok güzel hizmetler veren nevmekanlarla fark yaratan şimdide kütüphaneler ile daha da geliştiren Üsküdar’ımızın değerli Belediye Başkanı Hilmi Türkmen Beyi tebrik ediyorum. Bu projelerle ve yenileri ile halkımız sizi uzun yıllar bağrına basacağını düşünüyorum.
8 Nisan günü Değerli Hocamız Merhum Prof.Dr. Ahmet Haluk Dursun adına Üsküdar Belediyesinin yaptırmış olduğu kütüphanede hocamızın sevenleri ve dostları olarak buluştuk. Hocamızın kurduğu Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Buluşmaları danışma kurulu üyeleri ile Hocamız adının verildiği bu ilim ve irfan merkezinde buluştuk, kütüphanede çalışan öğrencilerle sahur yaptık. Gençleri kütüphanede ders çalışırken veya ödev yaparken yada araştırma yaparken görmek beni gelecek adına umutlandırdı. İçimde Üsküdar’da gençlik adına içimde yeşeren bir umut doğdu. İçimden var olasın Hilmi Türkmen Başkan diyesim geldi. Tüm belediyelerimize gençlerimizi eğlence merkezlerinden çekecek, onları ilimle irfanla ilgilenmesine sevk edecek cazibe merkezi kütüphanelerin açılmasını öneriyorum. Gençler geleceğimizdir. Her şeye layıktır.
Programda YÖK Başkanımızla Prof.Dr. Erol Özvar Hocamızla birlikte Bilal Erdoğan Bey ve ev sahibimiz Üsküdar Belediye Başkanımız Hilmi Türkmen Bey de bizlerle birlikteydi. Ayrıca ülkemizin saygın akademisyenlerinden Erhan Afyoncu, M.Akif Aydın, Enes Bayraklı, Hasan Basri Yalçın, Ali Satan, Cemalettin Şahin, Salim Aydın, Aydın Gülan, A. Emre Bilgili, Mustafa Küçükaşçı hocalarımızda bizlerleydi.
Organizasyonumuzu yapan İstanbul İl Kültür Müdürümüz Dr.Coskun Yılmaz Beye çok teşekkür etmeyi de bir borç bilirim. Programda öğrencilerimizin masasına bir hocamız oturarak gençlerle baş başa sohbet etme imkanı da oldu. Ayrıca konuklarımız selamlama konuşmalarıda yaptı. Bende yaptığım konuşmada hocamızın bana 30 yıl önceki nasihati olan “sıradan ve sürüden olma” seslenişinin bir kısmını yaptım. Bu yazının devamında merhum Hocamın gençlerimize 20 öğürtünü sizlerle paylaşıyorum..
Prof. Dr. A. Haluk Dursun Hocamız Kimdi?
Tam 2,5 yıl önce Muhammed’i bir ahlak sahibi Oğuz Türkü Çepni Boylu Mütefekkirimiz;
T.C. Kültür Bakan Yardımcısı Prof. Dr. A. Haluk Dursun Hocamız Malazgirt Zaferi ile ilgili incelemelerde bulunmak üzere gittiği Ahlat'tan Van'ın Erciş ilçesine intikal ederken Doç.Dr. Osman Sezgin Hocamın deyimi ile Medâr-ı iftiharımız, numûne-i imtisal, akademisyenlerin ve bürokratların yüz akı, kadim dostumuz, kâmil insan Hakk’a yürümüş, bir kaza sonucu vuslata ermişti.
Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun Hocamız çok değerli bir insanoğlu, bir ülkü devi akademisyen , bir ocak başkanı, bir kültür tarihçisi ,Hak ve hakikat dostu, ufku ve irfanı büyük, ehli ilim erbabı, Osmanlı’nın son devir ulemalarının talebelerinden en derin istifade ederek bizim kuşaklara onları ve davalarını tanıtan gerçek bir Çağdaş Alperen Derviş Gazi ağabeydi.
Bu dünyaya gelmiş bir gezgin gibi hiç durmadan bir gün Balkanlar, bir gün Ortadoğu’da ,bir gün Türkistan’da gezen ve son yıllarda Anadolu’mda gitmedik köy bırakmayan bir dervişti.
Kendisi içinde bulunduğu son durumunu daha ölümünden bir hafta önce şöyle ifade etmişti;
“GÖÇER OLDUM.... Millet yaz gelince sahillere koşar, ısınan tuzlu deniz sularına kendisini atar, bende ise tam tersi olur. Soğuk kaynaklardan çıkan tatlı akarsuların peşine düşerim. Köpük köpük çağlayarak akan ak sulara bayılırım. Mümkün olduğunca yükseklere, dağlara çıkmak, yaylaklarda dolaşmak isterim. Koyun sürülerinin meralara yayılmasını seyretmek ve kekliklerin seke seke, pır pır ederek kaçışmasını izlemek beni çok mutlu eder... Bazen ırmaklara takılır, akışta demetlenmiş büyük küçük kâinat diyerek ben de hayatım gibi akar giderim. İspir’de Çoruh, Yedisu’da Peri Suyu, Edremit’de Şamran, Köprüköy‘de Aras, Bahçesaray’da Müküs beni peşinden sürükler... Bir süredir Şırnak, Siirt, Batman, Bingöl, Van, Erzurum taraflarındayım. Çobanların arasına karıştım... Hep beraber bir yayladan diğerine göçüyoruz... Göçtü kervan kaldık dağlar başında diyecek halimiz yok... Zamanı gelince bu dünyadan biz de göçeriz... Gele bir devr, bu Haluk ‘u yad eyleyeler, Ahbap fırsatı sohbeti ganimet bil. ”Bir gün gelir Devr-i Haluk’ta biter demişti. Bu kadar tez biteceğini hiç dememişti. Aziz Hocam sizden öğrendiğiniz kültürümüzü ve dostluğumu hep ganimet olarak saklayacağım.
1990 ‘lı yıllarda bir gazetede çalışırken her hafta yazarmız Ahmet Haluk Dursun Hocamdan Alper Gazi Giray mahlaslı yazdığı yazıları almaya Marmara Üniversitesine gidip, sohbetlerine doyamadan ayrılmak zorunda kaldığım günleri hiç unutamam. Hiç resmî öğrencisi olmadım ama hep gönüllü öğrencisi oldum. Yaklaşık 30 yıllık bir ağabeyimi veya hocamı kaybetmek benim için çok acı olmuştu.O, sevdasını ömrünün tamamında en derin heyecanla yaşadı ve o sevdasının izinde, Türk'ün şerefli yollarında ruhunu teslim etti.
Medeniyet değerlerimizin geleceğe taşınması yolunda gayret içindeyken bu dünyadan ayrıldı.
Susturulamaz ve satın alınamazdı. Çok önemli ve derin projeler geliştiriyordu. Projeleri ile birçok yeri ürkütmüş olabilir. Gençlerle ilgili projesi bile çok büyük bir hizmetin başlangıcı idi.
Ahmet Haluk Dursun Hocamın önerisi ile onun geliştirdiği Anadolu Tarih ve Toplum Birliği buluşmaları çalışmalarına gönüllü katıldım. Beni danışma kuruluna aldı. Onlarca liseli genci dinledim. Onlarda dost oldum yaren oldum. Her program bitişinde gençlerle ilgili görüşümü aldı. Mutlaka gençlerle ilgili karar vermeden önce yardımcılarına beni aratır Cemal Hocanın değerlendirmesini alın ondan sonra karar verin diyerek bana büyük sorumluluklar yükledi. Bende her programda gençleri pür dikkat dinleyip onları analiz etmeye çalışırdım. Benim dava anlayışımı ve gençlere yaklaşımımı ile iletişim ve imaj yönetimi hakkındaki görüşlerimi çok beğenirdi.
Merhum Hocam Prof.Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocadan, gençlere çok önem verdiği 20 öğütü onun mirası olarak paylaşıyorum.
AMAN NE OLACAKSANIZ OLUN, SAKIN 'SIRADAN VE SÜRÜDEN' OLMAYIN!
"Sevgili Gençler, gözümüzün bebeği, geleceğimiz gençler! Ne olur:
1- Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın. Merak etmeye kendinizi alıştırın. Öğrenmenin başı merak etmektir.
Üzerinize vazife olmayan şeyleri de merak edin. Başta, tabiatı merak edin. Mesela, barajlardaki su seviyesini, buğday rekoltesini, fındık taban fiyatlarını, bu sene gelen turist sayısını, en çok hangi filmin izlendiğini, en fazla hangi kitabın sattığını, hangi müzenin gezildiğini, arkeolojik kazılarda neler bulunduğunu, nerenin nesinin meşhur olduğunu merak edin.
2- Bir merakınız olsun. Güzel sanatlarla ilgili bir merakınız olsun. Şiir yazamasanız bile ezberleyin.
Koleksiyoner bir ruha sahip olun. Ayrıca gezmeye, görmeye, öğrenmeye meraklı olun.
3- Soru sorma alışkanlığı edinin. Doğru adama, doğru soruyu sorun! Bizim millet 'Bilmiyorum' demez...
Takipçi olun; konularınızı, işlerinizi takip edin
4- Öğrenmeye doymayın. İşi, konuyu sadece ehlinden dinleyin, uzman görüşüne önem verin. Kesin karar vermeden önce şüphe edin.
5- Takipçi olun. Konularınızı, işlerinizi takip edin; kendi haline bırakmayın. Hele, kendi işinizi başkasına hiç bırakmayın. Eloğlu, elâlemin eşeğini ıslık çalarak ararmış. Kurda 'Niçin ensen kalın?' demişler, 'Kendi işimi kendim görürüm.' demiş.
6- İşlerinizi önem sırasına göre sıralamayı bilin. En önemsiz işine en önemli iş gibi bakarak nice hayati gündemini atlayan insan gördüm. Başarılı insanlar, en önemli işi öne alan, önce onu bitirenler oldu hep. Çok iş yapar gibi gözüküp, devamlı bir faaliyet içinde olduğu görüntüsü verip hiçbir şey üretmeyen insanlardan olmayın.
Aman avare kasnak gibi boşa dönmeyin. Boşa koşturmayın, sonuç alıcı işler yapın. Üzerinize çok yük yükleyip de çok yıpranmayın, zorda kalıp kayış da attırmayın.
7- Danışın. Önce aklınıza; sonra gönlünüze; en sonunda da sizi hesapsız, kitapsız, menfaatsiz, gönülden seven büyüklerinize danışın. Sizden daha tecrübesiz, dünya görmemiş, bir iş bitirmemiş, bir başarı göstermemiş insanlara danışmayın. Ama mutlaka şuna da dikkat edin ki danışacağınız kişinin soracağınız işle ilgili doğrudan bir menfaati olmasın. Size göre değil, kendi çıkarına göre tavsiyede bulunmasın.
Verdiğiniz sözü yerine getirin
8- Zamanlama konusunda dikkatli olun. Planlı-programlı, zamanlı çalışmak kadar iyi zamanlama yapmak da çok önemlidir. Bir işe erken başlamak, sabah erken kalkmak, yola erken çıkmak mutlaka önemlidir; ama çok daha mühim olanı, neticeye ulaşmaktır. Erken kalkıp oyalanmak, erken başlayıp eğlenmek, ağırkanlı hareket etmek, sizi hep başarısızlığa götürür.
9- Dikkatli olun. Öncelikle ağzınızdan çıkan söze, lafa dikkat edin. Laf olsun diye düşünmeden konuşmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
10- Hafızanıza güvenmeyin. Devamlı not alın; kayıt tutun, arşiv yapın.
11- Randevulara vaktinde gidin. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Bizim milletin bahane üretme kabiliyeti sınırsızdır. O yeteneğinizi fazla zorlamayın.
12- En büyük fazilet 'Bilmiyorum' diyebilmektir. Bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın. Yine bizim millete Allah, yorum yapma kabiliyeti vermiştir. Hâlbuki en büyük fazilet 'Bilmiyorum' diyebilmektir. Öğrenme, bilmediğini bildiğin anda ve yerde başlar.
13- İleri görüşlü olun. Yapacağınız projenin, başlayacağınız bir işin birkaç hamle sonrasını da düşünün, hesaplayın. Alternatifli çalışın. İşin sonunu düşünmeden, yeterli analiz yapmadan ortaya atılmayın; yola çıkmayın. Sonra yolda kalmasanız bile yaya kalırsınız! Gerçi yine bizim millet 'Kervan yolda düzülür.' demiş; besmele çekip yola koyulmuş. Ama siz kervanı önceden düzün. En önemlisi, 'Çala çala bir havaya dönecek.' demeyin. Akıntıya kürek çekmeyin.
14- Gözlem ruhuna sahip olun. Bakan kör olmayın, can kulağıyla dinleyin, can gözüyle bakın.
15- Çözüm odaklı olun. Kafanızın yazılımını 'bir iş nasıl olmaz' diye uyarlamayın; nasıl olabileceğini düşünecek, arayıp bulabilecek bir kafa yapınız olsun.
İşin olumsuz yanlarına takılıp kalmayın. İntikam hırsıyla yanmayın. Hep ileriye, geleceğe bakın. Küçük şeylerden de zevk alın. Acı bir kahve, demli bir çay, güzel bir pasta, bir parça çikolata, bir külah dondurma sizi mutlu etmeye yetsin.
16- İnsan kıymeti bilin. Büyüklerinizin bir gün yanınızda olamayacağını, sevdiklerinize uzak düşebileceğinizi, onlardan ayrılabileceğinizi düşünerek elinizdekilerin kıymetini bilin.
Fakirlere, gariplere, muhtaçlara el uzatın. Veren el, alan elden hayırlıdır. Ne verirsen elinle, o da gider seninle.
İyi ve kötü günde sevdiklerinizin yanında olun. Gidemeseniz bile mutlaka telefonla arayın; mesajla, maille oyalanmayın.
Allah’a şükrü, insanlara teşekkürü unutmayın.
17- Günlük politikalar, kısır siyasal çekişmeler sizi esir almasın.
Başkalarının yapamadıklarını konuşmak yerine kiminle ne yapabileceğinizi araştırın.
18- Eleştiri ve tenkide açık olun. En önemlisi de bir büyüğünüz sizi yetersiz görebilir, eleştirebilir; hatta zaman zaman size sinirlenip kızabilir. Ama bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Tam tersine o, sizi sevdiği, ilgilenmeye değer bulduğu için tepki gösteriyordur.
19- Şükrü ihmal etmeyin. Allah’a şükredin, insanlara teşekkür edin. Kalbinizi temiz tutun. Ameller niyetlere göredir. Aklınız, kalbiniz ve zevkiniz selim olsun.
20- En son olarak da öğrenmeye ve öğretmeye doymayın...
Aman ne olacaksanız olun sakın; 'sıradan ve sürüden' olmayın!..."
Kültür tarihçiliğimiz ve medeniyetimiz adına önemli hizmetler beklediğimiz bir dönemde kaybettiğimiz Değerli Hocamız Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocaya Allah(cc) gani gani rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun.
Bu Ramazan gününde ruhuna Fatiha’lar okumayı tüm dostlardan istirham ediyorum.
Dualarımla...
Anahtar Kelimeler: