Terör Siyaseti ve Hukuk

  • 26.02.2021 23:58
  • Okunma: 1131 kez

Irak’ın Kuzeyinde ki Gara bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü Pençe Kartal-2 Harekatı sırasında teröristler ile çıkan çatışmada iki askerimiz şehit, dört askerimizin yaralandığı haberi geldi önce. Yapılan ikinci açıklamada yaralı askerimizden birinin daha şehit olduğu bilgisi verildi.
Harekâtın üçüncü gününde PKK terör örgütünün elinde rehin tuttuğu 13 vatandaşımız bir mağaranın içinde kurşuna dizilmiş halde cansız bedenlerine ulaşıldı.

PKK terör örgütü buna benzer katliamları ilk kez yapmıyor. Kırk yılı aşkın süredir asker, polis, öğretmen, kaymakam, mühendis, doktor, sivil, yaşlı, kadın, çocuk, bebek demeden öldürüyor, katlediyor. Bombalı düzenekle pusu kurup oyun oynayan çocukları, bebeği kucağında anneyi havaya uçuruyor. Savunmasız masum insanları hedef alıyor. HDP yetkilileri tarafından 6 Ekim 2014'te yapılan çağrının ardından başlayan 6-7 Ekim olaylarında 2 polis memuru şehit oldu, 31 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce sivil ve polis yaralandı. Şehirler, sokaklar savaş alanına çevrildi. Yasin Börü ve arkadaşları hunharca katledildi. Eren Bülbül, Şenay Aybüke Yalcın, Necmettin Yılmaz öğretmen ve daha nice ana kuzular, nice hayatlar… Dile kolay, her birinin ayrı hikâyesi, ayrı ayrı acıları…
Gara’da yaşananlar, terörün cani, vahşi ve kirli yüzünü bize bir kez daha gösterdi. Her acı hadiseden sonra yeter artık terör bir son bulsun diyoruz.

PKK terör örgütü ne hakla, hangi hukukla bunu yapabiliyor? Gücünü ve cesaretini nereden alıyor? 1978’den bu yana neden tam anlamıyla yok edilemiyor?
Geçmişten günümüze terör gerçeğinin ülkemize maddi ve manevi ödettiği ağır bedeller, travmalar var. Binlerce şehit ailemiz, yetim çocuklar, eşler, anneler, babalar ömür boyu izlerini taşıyacakları acılar, yaralar…

Türkiye, savunma sanayinin gelişmesiyle, İHA ve yerli üretilen silahların etkisiyle  terörle mücadelede önemli yol kat etse de terörün siyasi uzantısı HDP, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında terörün tezlerini hayata geçirmek için faaliyet yürütüyor.

Terörü desteklediği ve bu yüzden tüzel kişiliğini koruyamaz hale geldiği için siyasi parti olma özelliğini kaybeden HDP, bugün Türkiye siyasetini kilitlemiş durumda. HDP terörün kanlı eylemlerini kınamak yerine, devlet ile hesaplaşma içerisine girip, terörle pazarlığa dikkat çekiyor. Bu kabul edilir bir durum değildir.

MHP haricinde diğer tüm partiler iktidarından, muhalefetine çelişkilerle dolu siyasi bir tablo çiziyor. HDP ile örtülü ittifak yaptığı için iktidar muhalefeti; çözüm sürecini işaret ederek muhalefet iktidarı suçluyor. Bakıldığında HDP’nin içinde eli kanlı terör örgütü PKK’yı dolaylı ve doğrudan desteklemeyen tek bir kişi yok. HDP, PKK terör örgütünü destekliyorsa TBMM çatısı altında ne işi var? Peki çözüm ne?

Terör ve terörü desteklemek cezai yaptırıma tabii bir suçtur. Aslına bakılırsa HDP konusu siyasetten çok hukuki bir meseledir. Yargı bu noktada bir an evvel harekete geçmeli. Terör ve destekçileri karşısında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargı ve hukuk sitemi savunmasız ve çaresiz değildir. Yeni anayasadan bahsediliyor, mevcut anayasada, terör ve destekçileri hakkında suçun karşılığında işlem yapılamaz ibaresi mi bulunuyor? Hayır. O halde ne bekleniyor? Hukuk çığlık atmaz, üzerine düşeni yapar.
Terörle askeri, hukuki, siyasi mücadele en etkin şekliyle ortaya koyulmalı. Gladyo’su, Fetö’sü, PKK’sı her koldan saldırıya geçmiş koca bir imparatorluktan elimizde kala kala bir ulus devletimiz kalmış onu da yok etme, bölüp, parçalama projelerine ön mü açacağız? Etnik milliyetçilik, siyasi sinsilik, hukukun önünü kapatarak Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ilkesini tahrip ediyorlar. Siyaset, sanat camiasından, sivil topluma, akademiden, meslek odalarına, HDP’yi kapatmak çözüm değil, 6 milyon oy alıyor ifadelerini öne sürüyorlar. Peki ne yapılacak? PKK terör örgütüne istediklerini vermek mi veya kanlı eylemlerine devam etmesi mi? Siyaset yapmak, oy almış olmak kimseye terörü destekleme hakkı, özgürlüğü vermez. Siyaset başka, suç başkadır. Suçun cezası yasalarda açık şekilde bellidir. HDP’nin tüzüğü siyasi partiler kanuna uygun bir şekilde hazırlanmıştır. HDP siyaset yapma hakkına ancak bu doğrultuda sahip olabilmiştir. Tüzüğünde teröre destek verir ibaresi bulunmuş olsaydı HDP diye bir partinin kurulması mümkün olmazdı. HDP tüzel kişiliğini koruyamaz hale gelmiştir. Yöneticileri terörü destekleyerek başta HDP parti tüzüğünü çiğnemiş, hukukun dışına çıkmıştır.
Hukuk ve kurallara uyma zorunluluğu herkes için geçerlidir. Harici durumda kimsenin can ve mal güvenliği korunamaz. PKK terör örgütünü dizayn eden güçlerin Irak, Suriye, Mısır gibi Ortadoğu ülkeleri ne duruma getirdiğini görüyoruz. Devletsizliğin, hukuksuzluğun, kuralsızlığın, sahipsizliğin en bariz örneği yanı başımızda duruyor. Ben inanmıyorum ki hiçbir vatandaşımız terör tarafından yapılan kanlı eylemlere rıza göstersin. Eğer ki bile bile, isteyerek terör ve destekçilere sahip çıkanlarda varsa çok büyük suç işliyorlar. Terörle asla hak aranmaz. Terör kendini ölmek ve öldürmek üzerine konumlandırmıştır. Oysa yaşamak ve yaşatmak için hayat mücadelemiz.
Türkiye’nin tüm bölgelerinde devletimiz çalışmalarını samimiyetle sürdürüyor. Okul, hastane, kültür, sanat, turizm merkezleri, havaalanları…
Kalkınmayı, refahı en çok hak eden milletiz. İntikamcı, isyancı, bölücü, faşist, bencil duygulardan arınıp, geçmişten ders çıkararak, dost ve düşmanı iyi tanıyarak geleceğimizi doğru adımlarla inşa etmenin yollarını arayacağız. Siyaset, medya, yargı, sivil toplum, akademi, aydınlar; toplumun bütün katmanları terörün son bulması için sorumluluğunu yerine getirmeli. Terör, demokrasinin, özgürlüğün, barışın, hakkın, adaletin, hukukun, insanca yaşamanın en büyük düşmanıdır.  

Terör ve terörü desteklemek bir insanlık sucudur. Terör ve destekçilerine lanet olsun…

Anahtar Kelimeler:

Yazarın Yazıları