Akıl eksikliği iki yüzden olur: Biri delilikten öteki bilgisizlikten (Platon).
Akıllı insan, asla özür dilemek zorunda kalmaz (O. Emerson).
Anadan babadan yoksun kalanlara yetim derler. Ancak gerçek yetim olanlar, akıldan yoksun olanlardır (Hz. Ali).
İnsanların yaptığı sahte paralar kadar, paraların yaptığı sahte insanlar vardır (Anonim).
Deli ile çıkma yola, başına getirir bela (Atasözü).
İnsan; akıllı ve çalışkan ise onurlandır, aptal ve çalışkan ise ilgilen, akıllı ve tembel ise uyar, aptal ve tembel ise uzaklaştır (Çin Atasözü).
Ya âlimlerden ol, ya ilim öğrenenlerden ol, veya âlimleri sevenlerden ol. Dördüncü olma... Hadis-i Şerif İSLAM DİNİNİN AKILVE BİLİME VERDİĞİ ÖNEMİ İslâm dini, insanlara aklını kullanmayı, ilmi, fenni, mantığı öğütler. Allah'ın verdiği aklı kullanmak gerektiğini öğütler “Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan gereğince korkar"( Fatır suresi 28), Ayeti aklı kullanmaya ve bilime verilen değeri gösterir. Ayrıca etrafımıza bakmamızı ve düşünmemizi ister.
Dinimiz bu isteğini, Kuran-ı Kerim ve hadislerle dile getirir. Kuran-ı Kerimde bulunan birçok ayet aklı kullanmayı öğütler. Pek çok hadiste düşünmenin önemimi anlatır. “Sana Rabbinden her ne indirilmiş ise, bunların hak olduğunu gören kimseyle bunu göremeyecek kadar kör olan kimse bir midir? Bu gerçeği yalnızca akıl ve sağduyu sahipleri anlar” (Ra'd suresi ayet 19).
Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “Gerçekten zeki ve akıllı kişi, nefsinin kötü arzularına hâkim olup ahireti için çalışandır. Aciz kişi ise, heva ve heveslerinin kurbanı olup Allah’tan olmayacak şeyler isteyendir” (Tirmizi, Kıaymet, 25. İbn Mace, Züht 31). Allah Teâla insanı en güzel şekilde yaratmış, kendisine maddi-manevi bir çok lütufta bulunmuştur. Akılda insanoğluna Allah’ın bahşettiği en büyük nimetlerden olup, insan diğer varlıklardan ayıran temel vasıftır, insan akıl sayesinde hakikatleri kavrayabilir, görebilir, değerlendirilebilir, Allah'ın rızasını aklın inayeti ile elde edebilir.
Akıl ilmin kaynağıdır. Şayet akıl olmasaydı cehaletin perdeleri aralanmaz ve pek çok husus anlaşılmazdı. Akıl, kendisini iyi kullanmayı bilen kimselerin doğru yoldan ayrılmalarını engeller. O, bazen hakem, bezende hâkim olarak, insanları iyiye ve doğruya teşvik eder. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde “Kendisine akıl bahşedilen kimse, kurtuluşa ermiştir" buyurmaktadır (Beyhaki, Şuabul, İman 4/159).
Dinimiz, akıllı insanları muhatap olarak kabul etmiş ve sorumlu tutmuştur. Bu itibarda akıl, mükellef olmanın öncelikli şartıdır. Akli melikelerini işletmeyen insanların dinen sorumluluklarının bulunduğu bizzat Hz. Peygamberimiz teyit etmiştir (Tirmizi, Hudut). Bu yüzden İslâm geleneğinde “aklı olmayanın dini yoktur” prensibi benimsenmiştir.
Buna ilaveten dinimiz, korunması gereken beş temel esastan (can, mal, namus, akıl, ırz) birinin akıl olduğuna vurgu yapmış: insan aklına zarar veren, aklın ve bilincin kaybolmasına sebep olan, sarhoş edici ve uyuşturucu maddeler başta olmak üzere her türlü zararlı maddelerin kullanımını yasaklamıştır (Maide suresi 5/90). Yeri gelmişken Allah’ın yasakladığı bu maddelerin üretimine, kullanımına ülkemizde kim izin veriyor, ruhsat veriyor? Sorusunun cevabını araştırınız. Bulduğunuz cevap sizleri şaşırttı değil mi? Bazılarına göre çıkış yolu LAİKLİK. Akıl bu denli bir değere sahip olmakla birlikte, insanın kurtuluşu için tek başına kifayet edecek bir meleke değildir. Çünkü bütün insanlar, aklı sayesinde doğruya ulaşacak seviyede değildir. Kimi insanlar aklını yanlış şekilde kullanabilir, onu heva ve heveslerine kurban edip hatalı işler yapabilir. Örnek mi? Sigara fabrikaları, içki üreten fabrikalar, bunların sahipleri, bunlara ruhsat verenler, içki satışı ve kullanımının olduğu yerler, oteller, büfeler...
İşte yüce Allah, kullarının bu tür yanlışlara düşmemesi için onlara doğru yolu gösteren, rehberlik eden peygamberlerini göndermiş; bu peygamberlere ve getirdikleri hakikatlere iman ve itaat edenlerin kurtuluşa ereceğini, inkâr ve isyan edenlerin ise kaybedeceğini bildirmiştir (Nisa 4/13, Araf 7/157, Yunus 10/17 sureleri).
Yeri gelmişken şu hususu da belirtelim. Yiğidi öldür hakkını ver. Bildiğiniz üzere eskiden sigara ve alkollü içeceklerin televizyonlardan reklamları yapılırdı. Bu durum yasaklandı, Allah emeği geçenlerden razı olsun. Ancak bu fabrikalar özelleştirildi, üretimleri sürdürülmektedir. İman ile desteklenmemiş akıl eksiktir. Tabii, imanın yanı sıra bilginin, düşünmenin ve araştırmanın da olması gerekir. Bunlar da yoğrulmayan, mayalanmayan bir aklın üretmesi, gelişmesi mümkün değildir. Kuran-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin hayatına baktığımızda, aklın, düşünmenin, öğrenmenin, araştırmanın ne kadar önemli olduğunu ve bizlere emir ve tavsiye edildiğini çok açık olarak görürüz. Bugün dünyadaki gelişmelere, araştırmalara göz attığımızda bilimsel gelişmelerde çok güzel adımlar atıldığını inkâr edemeyiz. Ancak büyük harcamaların, insanlığa zulüm amac ıyla pervasızca yapılmakta olduğunu görüyoruz. Dünyadaki silahlanma yarışı, S-400'ler, Patriotlar, f-35’ler, Uçak Gemileri, Atom Bombaları, İnsansız Hava Araçları, Mühimmatlar yer üstü ve yer altı zenginliklerin elde edilmesine yönelik çalışmalar ne için yapılmaktadır? Bu kaynakların Allah'ın en mükemmel varlık olarak yaratılan insanlar için kullanılması gerekirken, iman ile desteklenmeyen, yoğrulmayan, mayalanmayan akıl ile üretilmesi ve emperyalist amaçla kullanılması son derece vahimdir. Zulme, teröre, sömürüye, emperyalizme karşı yapılan silahlanmalar hiç şüphesiz yerindedir. Türkiye Devleti de bu amaçla araştırmalar yapmaktadır. Sonuç olarak; Cenab-ı Hakkın insana lütfettiği en büyük nimetlerden biri akıldır. Akıl; hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, faydalı olanı zararlıdan ayırt etmemiz için bile bize ihsan edilmiş üstün bir meziyettir. İnsan, bu sayede Allah’ın ayetlerini kavrayıp hayatına anlam kazandırır. Kötülükten sakınıp iyiliğe yönelir. Eğer aklını güzel işlerde kullanırsa ahirette büyük mükâfata erer. Ama aklıyla fenalık planlarsa sonu hüsran olur. Yaşadığımız çağda bunu gördük. COVID-19 VİRÜSÜ bütün dünya insanını içeri tıktı mı? Benim atom bombam var, S-400' lerim var... Askeri gücün karşısında kimse duramaz diyen devletler, gözümüzle göremediğimiz bir VİRÜS karşısında nasıl çaresiz kaldılar, hep birlikte şahit olduk. Önemli olan bu gelişmelerden ders alarak aklımızı insanlık yararına, nefsimize hâkim olarak, ölümden sonraki hayatımız için Cenab-ı Hakkın rızasını kazanma yolunda kullanmaktır. Şunu bilelim ki; Müslümanların ilerlemesi ve güçlenmesi, ancak bize Yüce Allah'ın nadide bir nimet olarak lütfettiği aklımızı kullanmakla, düşünmekle, öğrenmekle, okumakla ve araştırmakla gerçekleşebilir. Bu itibarla, geri kalmışlığımızın sebebinin, aklını kullanmayan araştırmayan, taklitle yaşayan, geçmişe körü körüne bağlı kalan, sorgulamayan ve düşünmeyen bir tembellikten kaynaklandığını bilelim. Dünyayı ahiretin tarlası olarak görüp ebedi hayat için bugünden hazırlık yapalım…
Anahtar Kelimeler: