Anne - baba rızası, rabbimizin rızasına vesiledir.
Anan baban sağ ise NİMET bil. Hizmet edip ikramı GANİMET bil.
Anne ve Baba kıymeti bilmeyen evlat kendini ADAMDAN saymasın.
Anne gezindiğin bağ, baba yaslandığın dağdır.
Babasız evlat büyür ama anasız evlat sürünür
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası, anne ve babanın evladına duası.
İnsanın bu dünyaya gelmesine vesile olan anne-babası, onun büyüyüp yetişmesi ve ilk eğitimini alarak şahsiyet kazanması için yıllarca emek verir. Bu yüzden yüce dinimiz İSLAM, anne ve babasıyla iyi geçinmeyi, onların hatırını saymayı ve haklarını korumayı emreder.
Zorluklar karşısında maddi ve manevi anlamda anne-babaya destek olmanın, bilhassa yaşlandıklarında muhabbet ve merhamet göstererek ihtiyaçlarını karşılama nın vefa borcu olduğunu anlatır İSLAM DİNİ.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmememizi, anne- babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara "ÖF" bile deme: onları azarlama: onlara tatlı ve güzel söz söyle. Merhamet göstererek tevazu kanadını indir ve de ki: Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl koruyup büyüttülerse sen de öylece onlara merhamet göster."
Yüce dinimizin anne-baba ile ilgili hükümleri son derece açık olmasına rağmen içerisinde bulunduğumuz toplumun bu konuya yaklaşımına bazı örneklerle değinmek istiyorum.
İlk olarak anne-babanın ve ailenin ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Anne çocuğun şefkatli sığınağı, babada sağlam bir kalesidir. Anne baba da o dükkandaki görevlilerdir. Görevleri ise kimlikleri ile emanete (çocuklarına) sahip çıkmak ve emanetin aslını korumaktır. Anne-baba hizmetçi değildir, arkadaş değildir, banka- matik değildir. Bu kısa açıklamadan sonra çocukların anne ve babalarına karşı görev- lerine değinmek istiyorum.
Anne ve babanın sözlerini dinlemek (Allah'a itaatsizlik olmadıkça).
Onların emir ve isteklerini hemen yerine getirmek. Onları gördüğünde saygı göstermek. Onlarla konuşurken, sohbet ederken ses tonuna dikkat edip onlar ile yüksek bir ses tonuyla konuşmamak. Onlara hitap ederken sevgiyle ve saygıyla hitap etmek. Herhangi bir girişimde onların fikir ve düşüncelerine başvurmak, onların gönüllerini kazanmak.
Onların yüzlerine karşı yüzünü ekşitmeyip, güler yüzlü ve tatlı sözle davranıp gönüllerini ve hayır dualarını almak. Geçim sıkıntısı içinde iseler geçimlerini sağlamak. Anne-baba hizmete muhtaç duruma geldiklerinde onlara hizmet etmek ve bunu seve seve yapmak. Öldükleri zaman onları rahmetle anmak, dua etmek, onların ruhları için hayır yapmak, vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın dostlarına iyilik yapmak, anne ve babasına kötü söz söylenmesine sebep olmamak.
Anne ve baba hakları ile ilgili Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: "Allah’ın en sevdiği amel, vaktinde kılınan namaz ile anaya ve babaya iyilik yapmaktır."
"Allah’ın kıyamet gününde yüzlerine bakamayacağı kişilerden biri de anasına, babasına asi olandır."
Allah, bütün günahlardan dilediklerinin (cezasını) kıyamet gününe tehir eder, yalnız anaya babaya yapılan isyanın cezasını Allah, sahibine ölmeden önce verecektir.
“Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası, anne ve babanın evladına duası" (ibn Mace, Duan)
Babaya itaat, Allah'a itaattir. (40 Hadis-i Şerif36).
Bizleri yoktan var eden Rabbimiz, mümin bir kul olarak sorumluluk üstlenecek yaşa gelene kadar bizi en yakınlarımıza emanet etmiştir. Anne-Babamız, sabır ve fedakârlıkla, sevgi ve şevkatle, kimi zaman gözyaşı ve duayla, kimi zaman da göz nuru ve alınteri ile bizleri bu günlere taşımıştır.
Bizleri bugünlere taşıyor, anne ve babalarımıza karşı görevlerimizi İSLAM DİNİNİN hükümleri doğrultusunda yerine getirebiliyor muyuz toplum olarak?
Bu soruya sözü uzatmadan cevap vermek istiyorum. Her geçen gün sayıları ve kapasiteleri artan HUZUREVLERİNİ hatırlayalım. Bu evler şüphesiz ihtiyaç duyulduğu için açılmıştır. Devletimize, emeği geçenlere, katkıda bulunanlara teşekkür ederim. Devletimiz vatandaşını sokağa elbetteki terk edemezdi. Ancak toplum olarak bu evlerin sayılarının ve kapasitelerinin artırılmasının ele aldığımızda aynanın karşısına geçip elimizi şakağımıza dayayıp düşünmemiz gerekmiyor mu? Çocukların binbir zorlukla büyütmüş, evlendirmiş, iş sahibi yapmış zamanla elden ayaktan düşmüş anne-babaları evlatları HUZUR EVİNE götürmüş teslim etmişler.
Adı da HUZUREVİ. Bu anne ve babaların huzurlu olmaları mümkün müdür?
ResuL-i Ekrem (s.a.s)'in şu uyarısı ile yazımı bitiriyor ve siz değerli okuyucularımızı HUZUREVLERİ hususunda düşünmeye davet ediyorum. "RABBİN HOŞNUTLUĞU, ANNE-BABANIN HOŞNUTLUĞUNDADIR. RABBİN ÖFKESİ DE ANNE-BABANIN ÖFKESİNDEDİR.”
Anahtar Kelimeler: