İslamda Suç Arama Hastalığı!

  • 21.01.2021 15:52
  • Okunma: 1047 kez

Hasan Kamiloğlu


Her olumsuz olayda “Bir de Müslüman ülkeyiz!” İfadesi ile İslam’ı ve Müslümanları iğneleme girişimi!

Toplumda meydana gelen her olumsuz olayı, bir şekilde İslam’a bağlamak ya da toplumun Müslüman olması ile ilişkilendirmeye çalışmak, İslam’ı bilmemekten de öte, tam bir İslam düşmanlığı ve bir çeşit ruh hastalığı olsa gerek. 
Her olumsuz olayda “Bir de Müslüman ülkeyiz!” İfadesi ile İslam’ı ve Müslümanları iğneleme girişimi!
Sahi bunlara sormak gerek, İslam aklınıza sadece bir bahane ile suçlamak istediğimizde mi geliyor?
İşin gerçeği şu ki, hakikaten baydılar…
Asıl kendilerine sormaları gereken şeylerin birincisi; 
Biz, İslam’ı gerçekten biliyor muyuz! 
İkincisi ise, suçlarını İslam’a yamamaya çalıştıkları insanların, İslam ile yetişmesine ne kadar müsaade ettiler? 
Hiç sordunuz mu kendinize! 
Daha doğrusu savunduğunuz ideolojiler bu suça ve kötülüğe meyilli insanların Müslümanca ve ahlaklıca yetiştirilmesine ne kadar müsaade etti? 
Bu insanlar İslam ahlakını kadar öğrendi de, her suçta Müslümanı, her olayda İslam’ı itham ediyorsunuz?
Bir kere şunu bilin ki, İslam önce insanı eğitmeyi amaçlar. Nefsi terbiye etmeyi, kötülüğe meyli ortadan kaldırmayı gaye edinir. 
Sistemi içerisinde bu erdemleri taşıyan bir dini suçlamak için vicdansız olmak da yetmez, salt İslam düşmanı olmak gerek. 
Bir başka olay ise, İslam insana aklını kullanmayı emreder. 
Örneğin her hangi bir cahilin, şeyh kılığına bürünmüş bir sahtekarın tacizine uğraması sebebiyle İslam’ı suçlayan kişiye şunu sormak lazım. 
Be adam, İslam’ın neresinde bir erkekle bir kadının baş başa kalması var? 
Hiçbir yerinde…
Peki İslam’ın neresinde ruhban sınıfı tiplemesi ile elini kadının bedenine temas etmesine müsaade edilmiş kişi var? 
Hiçbir yerinde… 
Emirler, hükümler, helaller ve haramlar herkes için aynıdır. İlahi kurallar herkes için eşittir.
Peygamberimiz s.a.v dahi, kadınlardan İslam adına biat alırken onların eline temas etmemiş iken; sen cehaletin sebebi ile gidip İslam esvabına bürünmüş bir sahtekârın odasında okunma bahanesi ile yapayalnız kalıp, sonra da elini bedenine dokundurmasına müsaade etmen, İslam’ın suçu mu yoksa bilgisizliğinin ve cehaletinin sonucu mudur? 
Eğer Müslüman da bir yanlışa düşmüşse, dinin de dünyevi değer yargılarının kabul ettiği bir gerçek var ki suç kurumların değil, münferit bir eylemdir. 
Cahilce bir düşmanlıkla İslam’ı eleştirenler önce şunu öğrenmeli:
İslam dininin en önemli özelliklerinden birisi ise sadece suçu değil, suça götüren yolları ortadan kaldırmaktır.  
Suçu engellerken, insanın nefsani duygularına yani zaaflarına yenilebileceği ihtimalini de gözeterek, onu suça götürebilecek etkenleri de engeller. 
Yani içki sonucu ortaya çıkan bir kötülüğü cezalandırmadan önce, kişiyi kötülüğe götürebilecek olan içkinin içilmesini de üretimini de, satışını da yasaklar. 
Bu sayede insanı kötülüğe götürme ihtimali de oluşturulmamış olur. 
Bu durum diğer eylemler ve kötülükler için de aynıdır.
Var mısınız böyle bir ortam oluşturalım… 
Dünyanın nasıl huzurlu bir ortam olacağını hayal edin.
Bir de yetişmişlik meselesi var. Muhatabınız ne kadar İslam’a uymakta ya da İslam’dan ne kadar haberdardır.
Bir diğer tarafı ise İslam’ın en önemli yönü ise eğitimdir. 
Eğitmediğiniz bir insandan ya da toplumdan ne bekleyebilirsiniz? 
İslam’ın erdemleri adına toplumlara ne veriyoruz da, ne bekliyoruz? İnsanların nefislerine, olumsuz duygularına, kötü yönlerine hitap eden onca şeyi onlara sunup, sonra hangi sonucu bekleyebiliyoruz?
İslam, meseleleri, beşerin ürettiği yetersiz kurallarla karşılamayıp; konulara çok yönlü bakar ve temelden tepeye kadar çözüm getirir… Ama biz her haltı yiyip sonra da neden bu kötülükler oluyor demekten öteye gitmiyoruz. 
Ne yazık ki dün kötülüğü eleştiren kişi, yarın aynı kötülüğü yapan kişi olarak karşımıza çıkabiliyor.
Çünkü biz toplumca sadece olaya odaklanıyoruz; olayın arka planına, insanı o olaya sürükleyene bakmak ve öncelikli olarak o etkeni ortadan kaldırmak insanların hoşuna gitmiyor, çünkü orada kendi nefsani isteklerine de hitap eden uygulamalar var. 
Oysa İslam, bir yandan insan ahlakını eğitirken, bir yandan da fizıbıl ortamı olumlu kılmayı amaçlar. 
İslam ahlakı, salt öğretmekten ibaret de değildir. 
Çevresel etkenler de önemli olduğu kadar, yediğinize, içtiğinize, helal beslenmenize kadar insan ahlakının olumlu ya da olumsuz etkilendiğini bilmiyor muyuz
Gerçekten toplumlar İslam’a uysa, ortada hiçbir suç ve illegal oluşum, durum ve ortam kalmaz. 
Tüm toplumlar huzurluca yaşar. 
Yani tüm insanlığın aslında İslam’a ihtiyacı var.
Zaten İslam’ın da amacı iki dünya mutluluğudur. 
Hadi hep beraber uygulayalım, nasıl güzel ve huzurlu bir topluma dönüştüğümüzü görelim.
Huzurla, iyilikle kalın.

 

Anahtar Kelimeler: Hasan Kamiloğlu, İslam, Müslümanlık

Yazarın Yazıları