Bugün inanması güç ama “medya” kavramı “basın” kelimesi ile büyümüş neslin gündemine girdiğinde, oldukça yadırgatıcı gelmişti. Ne demekti ki medya? Şimdiyse gün içinde kerelerce kullandığımız son derece bilindik bir kavram. İşte dün “medya” ne ise bugün de “metaverse” o. Evren (verse) ötesi (meta) demek olan bu güncel kavram da yakın zaman içinde sıradanlaşacak ve gündelik hayatımızda rutin olarak kullandığımız ifadelerden biri hâlini alacak.
World Wide Web (dünyayı saran ağ) olarak ifade edilen www, yani internet olgusu bireysel ve sosyal dünyamıza girdiğinden bu yana hızlı bir değişim sürecinin içinde akıyoruz. Önceleri web 1.0 adı verilen, sadece bilgi okuması yapılan, etkileşimsiz ve renksiz bir düzlemdeydik. Karşılıklı bir akış yoktu ve tek yönlü bir iletişim söz konusuydu. Akabinde ise akıllı telefonların yaygın hâle gelmesiyle, kendimizi birçok sosyal medya platformunun içinde bulduk. Web 2.0 denilen bu etkileşim ortamı günümüzde de sürüyor ve bugün artık web 3.0 konuşuluyor. Web 2.0 adı ile aktif şekilde kullanıyor olduğumuz, teknik anlamda merkeziyetçi-kontrolcü sistemin web 3.0 ile ortadan kalkması ve blockchain (blok zincir) sistemi aracılığıyla bireyselleştirilmesi hedefleniyor. Ama birçok görüşe göre bu merkeziyetsiz sistemin işlevsel hâle gelmesi de pek kolay değil. Kısacası zaman isteyen bir iş.
Bugün internette dolaşımda olan tüm veriler, merkezî güçler tarafından kontrol edilerek belirli bir onay süreci çerçevesinde sisteme giriyor. Örneğin sosyal medya platformlarındaki bilgilere, bu zeminlerin sahipleri izin verdiği sürece ulaşılabiliyor; yetkililer isterlerse hesapları kapatabiliyor ya da hesap kontrolünü kullanıcıdan alabiliyor. Ayrıca yine aynı adresler, kullanıcılara ait tüm bilgilere de sahip oluyor.
Günün ve geleceğin temel kodu ise, şüphesiz “Durma sen de tüket!” mottosu. Bu anlamda sosyal medya platformlarının kullandığı algoritmalar yoluyla kullanıcılar pek çok ürün, hizmet ya da fikir önerisine; bu tip agresif paylaşımlara maruz kalıyor. Çünkü biri bizi gözetliyor ve “panoptikon” (pan-bütünü / opticon-gözlemlemek) şeklinde tanımlanan toplum modeli, kaderimiz oluyor. Kullanıcıların yaptığı alışverişler ya da genel taramalar izleniyor ve o skalaya uygun önerilerle karşılarına çıkılarak “Haydi daha fazla tüket!” deniyor. İşte “metaverse” de, bizleri bu kapsamda üç boyutlu olarak kuşatacak olan sanal AVM’lerin yeni düzlemi.
Üçüncü kişileri devre dışı bırakan akıllı sözleşmelerle veri aktarımı sağlayan blockchain teknolojisiyle işleyecek olan web 3.0’ın en önemli getirilerinden biri olan “metaverse” elbette sadece satış odaklı olmayacak ve kültür-sanat-eğitim-proje üretimi anlamında etkinlik ya da bilgi paylaşımı tarzı birçok iletişime de imkân verecek. O nedenle “metaverse” kavramını üç boyutlu sanal alemdeki arsa satışlarına indirgememek ve bu yeni dile hazırlanmak için bir miktar araştırma yapmak elzem. Özellikle de 80 öncesi analog bir dünyaya doğan “dijital göçmenler” için! Zira 1980 yılından sonra doğan ve “dijital yerliler” olarak adlandırılan y, z ve alfa kuşakları; dijital dünyanın içine doğduklarından böylesi bir anlamlandırmaya ya da hazırlığa gerek duymuyorlar.
Blok zincir teknolojisi ile işleyecek olan web 3.0 hayatımıza girdiğinde, merkeziyetsiz uygulamalar kullanılacak ve bugünkü internet sitelerinin yerini de VR (virtual reality-sanal gerçeklik) destekli metaverse projeleri alacak. Tarayıcılar, depolama alanları, sosyal medya platformları, mesajlaşma uygulamaları ve işletim sistemleri de oldukça değişecek. Kripto paralar üzerinden sanal düzlemde gerçekleştirilen alışverişler birer rutin hâlini alacak ve hedeflenene göre tüm içerik üreticileri de bu üretimlerin karşılığında maddi bir getiri elde edecek. Ayrıca web 3.0’ın çalışma sistemi olan DAO (merkezi olmayan otonom organizasyon-decentralized autonomous organization) yoluyla veri güvenliğinin güçlendirilmesi yeni hedefler arasında. Bu kapsamda gündemimize girmeye başlayan ve ileride daha da önemli hâle gelecek olan yeni kavramlardan biri de NFT.
Değiştirilmesi mümkün olmayan para anlamına gelen non-fungible token (NFT) ile sanal dolandırıcılığa fırsat verilmemesi amaçlanıyor. Aynı arsanın farklı platformlar üzerinden birçok kişiye satılması gibi metaverse kazalarının yaşanmaması adına, NFT yoluyla sağlıklı bir güvenlik sisteminin kurulması ve yaşatılması planlanıyor. Bunun için de metaverse üzerinden satın alınan her türlü ürünün NFT olmasına dikkat edilecek, ki alışveriş yapılan platform batarsa satın alınan ürün kaybedilmesin! Kısacası artık cüzdanlar dâhil yaşamımızdaki birçok şey tümüyle dijitalleşecek ve artık sosyalleşmek, sinemaya ya da konsere gitmek için evden çıkmak gerekmeyecek. Çünkü dijital biletler yoluyla bize özel konserler bile evimize gelecek.
Sonuç olarak metaverse denilen âlemi kavrayabilmek ve hızlıca uyumlanabilmek adına bir miktar ders çalışmamız gerekecek. Örneğin “sanal gerçeklik”, “artırılmış gerçeklik” ve “karma gerçeklik” kavramlarının ne olduklarını ve aralarındaki farkları bilmemiz icap edecek. Ya da “Hololens teknolojisi nedir?” deyip, biraz karıştırma ihtiyacı doğacak. Yoksa hologramlar tarafından kuşatıldığımız günlerde holografik gerçekliğe yabancı kalma tehdidi var.
Sözün özü; değişen iletişim teknolojilerinden habersiz olma lüksü bulunmayan günümüz insanı, gerek güncel gelişmeleri gerekse de sanatsal faaliyetleri ve eğitim olanaklarını takip edebilmek için bu teknolojilere az da olsa kafa yormak durumunda. Kaldı ki endüstri 3.0, endüstri 4.0 ya da toplum 5.0 kavramlarını algılayabilmek de yine aynı zeminden geçiyor. Kısacası biz dijital göçmenler, bir miktar ders çalışmak zorundayız…
Anahtar Kelimeler: Metaverse, web 2.0, web.3, blockchain, NFT, hololens, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, karma gerçeklik, dijital göçmenler