Türkiye de spor anlayışı ve uygulaması çok değişti. Nereden kaynaklandığını bilemediğimiz yabancı statüsünün değişmesiyle birlikte Türkiye yabancı sporcu çöplüğüne döndü. Ülkemizdeki yabancı sporcular cenneti yaşıyorsalar da, takımlarımız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, hatta cehennem e az kaldı da diyebilirim...
Süper lig de ve 1 ligdeki basketbol voleybol dalları da dahil bütün takımlarımız, sayısız yabancıya kucak açarken, sonucunu hiç düşünmedikleri bir çıkmazın içine girdiklerinin farkına çok geç vardılar. Bu kadar yabancı sporcuyu ülkemize hangi amaçla doldurduk doldurduk da ne oldu, ne değişti, ne kazandık? Avrupa ve dünya da başarılar mı geldi? Gerçek ortada hiç bir şey değişmedi hatta daha da kötüye gitti. Kesinlikle ırkçı değilim ama kulüplerimizin de bu kadar yabancıyı kaldıracak zenginlikte olmadığını da aşikârdır. Süper ligde 21 takımımızda 258 yabancı futbolcu, PTT 1 ligimizde ise 18 takımımızda 142 yabancı futbolcu olduğunu biliyor muydunuz?
Nedense ülkemize gelen yabancı oyuncuların büyük bir çoğunluğunun, yurtdışında herhangi bir ülkede alabileceğinin en az iki-üç katı daha fazla ücretle kulüplerimizle sözleşme imzaladıklarını da bilmeyenimiz yoktur. Sonuç ortada maalesef bütün kulüplerimiz borç batığındalar. Hal böyle olunca da kulüplerimizde transfer yasağı banka kredileri yapılandırmalar devletten destek beklemeler sponsor sözleşmeleri gibi çözüm yollarını uygulamak durumuna düşmüşlerdir. Pandemi de duruma tuz biber ekti mi bakalım nereye gidecek bu işin sonu.
Şampiyonluklar da takımları kurtaramaz oldu baksanıza geçen yılın şampiyonu küme düşme korkusuyla baş başa kaldı. Çözüm ne diyeceksiniz fikrimi sorarsanız kurtuluş altyapıda derim. Biz denedik küçük ölçekte çok fark yaşadık küçük ölçek dediğim amatör küme takımında istediğimiz sonucu almak için 5 yıl bekledik. Şu an her şey yolunda, sıfır borç ve sayısız yıldız adayı, kısaca her şey tıkırında.
Neden büyük kulüp altyapılarından yıldız futbolcular artık çıkmıyor, yada tek tük çıkıyor. Çıksa da kendi takımında forma şansı bulmadan, kiralık veriliyor, yada satılıyor. Çünkü Takımlarımız da transferler ihtiyaca, imkanlara, hedeflere göre değil de, taraftarın, yönetimin, medyanın, isteklerine, yönlendirmelerine, baskılarına göre hesapsızca yapılıyor. Araştırmadan soruşturmadan ya tutarsa mantığıyla kallavi sözleşmeli transferlerle menajerler ve sporculara hiç de hak etmedikleri paralar kazandırılıyor. Tabii ki istisnai profesyonel sporcular hariç. Birde şu var her ne hikmetse Türkiye’ye gelen futbolcular Avrupa’daki profesyonelliği orda bırakarak geliyorlar bunun sayısız örneklerine şahit olduk. Alırken rica minnet korkunç rakamlar satarken bedavaya elden çıkarmalar lakin hiç ders çıkarmak da yok. Arada bir de düşeş düştüğü de oluyor hani, yani 3 e 5 e alıp da 10a 15e sattıkları da oluyor. Transferden 10 15 alıp 40 50 harcarsan ahlar vahlar para etmez kulübün kapısına da kilidi er geç vurursun.
Ne oldu yabancı kontenjanını kaldırdık da ne geçti elimize, hangi başarılar imza attık, Türk futbolu ne kazandı? Hiç bir şey, ne kaybetti? Çok şey. Eğer yurt dışına giden topçularımız da olmasa milli takımımız da yerlerde sürünecek maazallah. Allahtan iyi bir jenerasyon yakaladık da galibiyetlerle dünya kupası elemelerine başladık ve bu başarı biraz olsun bizi mutlu etti. Kendimi bildim bileli spor yazarları söylerler ama bir türlü uygulamaya geçilmez. Ne mi? Altyapı da altyapı. Ya altyapıya yatırım yapıp sabredeceğiz, başarıyı ve rahatlığı yakalayacağız, ya da sınırsız yabancılarla show yapıp, amiyane tabirle sıfır çekeceğiz. İnanın Türk futbolcuları kendi takımlarında parya durumundalar. Adeta insan takımından soğuyor. Yani kısacası bana göre 3,5 yabancı neyimize yetmiyor.
Birde bizim en büyük hatamız genç yeteneklerimizi çok çabuk göklere çıkartıyoruz, çok çabuk da siliyoruz. İnşaallah bu alışkanlığımızdan da vazgeçeriz yoksa çok yazık oluyor üzülen bizler ve sporcularımız oluyor.
Şu sıralar moda ya hani her şeyde acil önlem paketleri açıklanıyor ya sporda da acil önlem paketlerini bekliyoruz. Vesselam takımlarımızın hali duman...
Anahtar Kelimeler: