VEFATININ 3.YIL DÖNÜMÜNDE MEHMET NİYAZİ İLE ÇEYREK ASIR

  • 21.05.2021 22:34
  • Okunma: 1820 kez

Değerli Tarihçi, İlim, Fikir ve Dava Adamı Dergahı Kütüphaneler olan Çağdaş Alperen Derviş Gazi Değerli Hocam Dr.Mehmet Niyazi Özdemir’i rahmet ve şükranla anıyorum.
11 Mayıs 2018’de Rahman ve Rahim olan Allah’ımıza gönül dostumu teslim ettiğimiz gündü. Huzur-u ilahide buluşmak dileği ile...
Bu dünyadan Osmanlı’nın son döneminde yetişen ve onların yetiştirdiği neslin önemli halkasının büyük temsilcisi göçtü. Mahir İz’in öğrencisi, Necip Fazıl Kısakürek ‘in, Nurettin Topçu’nun, Peyami Safa’nin, İzzetin Şadan’ın, Ahmet Kabaklı’nın, Dilaver Çebeci’nin, Hilmi Oflaz’ın, Aziz Mekki’nin, Osman Yüksel Serdengeçti’nin, Hüseyin Nihal Atsiz’ın yareni göçtü. Türk Milletinin yetiştirdiği büyük yazar, fikir adamı ve mütefekkir Mehmet Niyazi Özdemir’i bağışlayan ve af edici olan yaratıcımıza yolcu ettik.


1990 yılında bir kış günü tanıdığım ve gönüllü asistanı olduğum her zaman Hocam, Üstadım ve Ağabeyim olan Mehmet Niyazi Özdemir’i çok özleyeceğim. Fikirleri ve görüşleri ile beni yetiştiren büyük insan ahirete yolcu etmenin hüznü içindeyim. Mehmet Niyazi Özdemir Hocamız 27 Mayıs Askeri darbesinde tutuklanmış,1960,70’li yıllarda birçok defa tutuklanmış olup hiç ceza almamıştır. Sadece fikir planında eser veren değil aynı zamanda öğrenci ve gençlik lideri olarakta aksiyoner bir özellik gösterip öğrenci ve gençlik liderliği yapmıştır.
Özellikle benim hayatımda çok değişik etkileri oldu. Adeta hayatıma görülmez bir el gibi girip beni yerli, milli ve İslami bir fikir dünyanın içine yerleştirdi. Kendisine bir tiryaki gibi çekti. Özellikle 1994 yılında Gebze Teknik Üniversitesine asistan olduğumda Üstadım Mehmet Niyazi Özdemir’den ayrılmayıp onun sohbetlerinden mahrum olmayayım diye Gebze’ye taşınmadım. 2013’te Yıldız Teknik Üniversitesine Prof.Dr. atanana kadar 18 yıl 7 ay Üsküdar’dan Gebze’ye gidip geldim. Her akşam servise binip Aksaray’da inip Üstadımla Beyazıt Kütüphanesinde buluşmayı ve oradan İlesam’a gidip Necip Fazil Beyin yaveri Hilmi Oflaz Abi ile gece saat 11-12’ye kadar sohbet etmenin tadı hiç aklımdan çıkmadı ve çıkmayacak.
Benim için Mehmet Niyazi Özdemir son dönemlerinde yazdığı “Doğunun Ölümsüz Çocuğu “ ismine layık bir insandır.
Mehmet Niyazi Özdemir’in eserleri benim açımdan incelendiğinde söyle bir çıkarım yapabilirim. Hocam bazı eserleri ile Osmanlının gidişini en iyi anlatan ve yaşatan yazardır. Yani Kanije, Plevne, Ah Yemen, Yazılamamış Destanlar ve Çanakkale Mahşeri eserleri tarihi romanlardır. Fakat romandan öteye tarihi kaynak eserlerdir. İşlevi ise tarihi anlatmak değil yeni nesillerin ruhuna tarihten metafizik ürpertilerdir. Bu eserleri okuyanlar hem o tarihi vakaları yaşar hemde o neslin gönüllü evladı olur. Kahramanlık ruhunu okuyanın damarlarındaki kana kadar işletir. Ayrıca Var olmak Kavgası, Ölüm Daha Güzeldi, Bir Bayram Hediyesi adlı eserleri ile kendi mücadele dünyasını anlatan vakalarla günümüzde izzetli, onurlu, vakarlı, yerli ve milli duruş nasıl sergilenmeli düşüncesinin temsilcisi örnek insanı göstermeye çalışmıştır.
Mehmet Niyazi Özdemir Üstad’ımız İslam Devlet Felsefesi, Türk Devlet Felsefesi,Millet ve Türk Milliyetçiliği, Devlet, Kültür ve Medeniyetimizin analizi adlı eserleri ile Müslüman Türk evladını ve ben Müslümanım diyen her bireyin düşünce dünyasının fikri ve bilimsel temellerini oluşturur. Bu temel yerli, milli ve islami saç ayağını oluşturur. Bu eserleri okuyan bireyi hiç kimse etkileyemez, esir edemez ve mankutlaştıramaz.
İki Dünya Arası, Doğunu Ölümsüz Çocuğu aşk ve inançları arasında git-gelleri yaşayan bir Müslüman Türk gencinin nihai kararında nerde durması gerektiğini anlatıyor. Daha Dün Yaşadılar ve Deliler ve Dahiler adlı eserleri ile örnek şahsiyetleri ve toplumu içindeki bazı vakaları örnek göstererek okuyucu kitleyi eğitiyor.
Bu makale Yazar, Mütefekkir, Dava adamı ve bir Dost olarak Dr.Mehmet Niyazi Özdemir’i anlatıyor. Mehmet Niyazi Özdemir eserleri ve sohbetleri ile bir fikir adamı, bir gönül adamı,bir eğitmen ve 21.yüzyılda yaşamış tam bir Alperen Derviş Gazidir.
Üstadım Mehmet Niyazi Bey ile yaşadığımız unutulmaz hatıralarım olmasına rağmen 28 yıllık süreçte binlerce sohbetimiz olmasına rağmen onunla geçen bir hatıramı anlatmak istiyorum. 1997 yılında bir gün Çanakkale Mahşeri kitabı ile ilgili konferansı vardı. Bende konferansa beraber gitmek için Beyazıt Kütüphanesine gelmiştim. Mehmet Niyazi Hocam bana o gün: Cemalciğim, sen benden mezun oldun dedi. Bende o zamanlar konferansa nereye gidiyorsa gidiyor hocamızdan yararlanmaya ve kendimi yetiştirmeye çalışıyordum asla yanından ayrılmıyordum Ben söyle cevap verdim. Çok şükür altı senede beni mezun ettiniz ama diplomayı kabul etmiyorum, ben öğrenciliğe devam ediyorum dedim. Ben Üniversiteyi 4 yılda bitirmiş, hatta yüksek lisans yaparken şeref derecesi almıştım. Yani Mehmet Niyazi ağabeyden mezun olmak bir lisans birde yüksek lisans dönemi kadar derse devam etmeği gerekmişti. Bu öğrenciliğim 11 Mayıs 2018’e kadar devam etti. Bundan sonrada eserlerini tekrar tekrar okuyarak bu öğrenciliğimi devam ettireceğim. Ondan öğrendiklerimi yeni nesillere aktararak hocamı yeni nesillerin gözünde ölümsüzleştirmeye çalışacağım. Çünkü yazacak çok şeyi daha olmasına rağmen aramızdan erken ayrıldı. Onun doldurulamaz boşluğunu yine onu anlatarak doldurabiliriz. O elimize sönmeyecek meşaleler olan eserler bıraktı.Nesiller boyu bize rehberlik edecek fikirler bıraktı.Fikri eserleri okudukça daha yeni yazılmış hissi uyandıran eserler…
Bu vesile ile bu yazıyı okuyan tüm dostlardan ruhuna Fatihalar istirham ediyorum.

 

Anahtar Kelimeler: Mehmet Niyazi

Yazarın Yazıları