Yeni Yılın Rengi ve Avrupa’yı Saran Kırmızı

  • 24.11.2021 20:46
  • Okunma: 1339 kez

Soğuk havalar başlayıp, battaniyelerimizi üzerimizden eksik etmediğimiz ve sıcak çay ya da kahve kupalarımızın bizlere ya penceredeki yağmur, kar görüntüsü ya da bir film ile eşlik ettiği günlere yaklaşmış bulunmaktayız. Bu iklimin, atmosferin bana en çok anımsattığı zaman ise her yıl Avrupa’da Noel zamanı oluyor. Noel’in ve yeni yılın sizce de kırmızı bir rengi yok mu?

Birçoğumuzun yıllardır sürüp giden bu tartışma içerisinde, her zaman karıştırmayı büyük bir ustalıkla başardığımız fakat aslında birbirinden apayrı şeyler olduğunu en geç yeni yılı kutladığımız gün farkına vardığımız Noel ile yeni yıl kutlamalarından başlayalım önce. Bildiğiniz üzere yeni yıl, yani yılbaşı bizlerin genellikle yeni yılı karşılamak adına, heyecan ve büyük bir keyifle kutladığımız, yılın son günü yani 31 Aralık gecesi organize ettiğimiz etkinlikler ya da aile içerisinde kurduğumuz sıcak sofralarda eğlenceli vakitler geçirdiğimiz, yeni yıldan beklediklerimizi ve istediklerimizi konuştuğumuz, belki kimilerimizin dilekler tuttuğu ve gerçekleşmesi için beklediği, miladi yılın son günüdür. Yani yılbaşı tüm dünyada kutlanır ve Noel ile herhangi bir ilgisi yoktur. Noel ise Hristiyanların Hz. İsa’nın doğum gününü kutladıkları, yılbaşından tamamı ile farklı olan, dini bir bayramdır. Hem dini, hem ekonomik hem de sosyal yönleri içerisinde barındıran bu bayram, 20.yüzyıl itibari ile Hristiyan olmayanların da kutlamaya başladıkları, birçok kişi için dini geleneklerden sıyrılmış, hediyeleşmelerin olduğu, keyifli vakit geçirilen bir gün olarak da tanımlanabilir. Elbette ki her alanda olduğu gibi Noel kutlamalarında yapılan etkinlik, aktivitelerin de bizlerin yılbaşında yaptıklarımızla benzer ya da ortak noktaları bulunur.

Bu ayki yazımda; günümüzde hala birçok farklı ülkede kutlanan Noel’in, birkaç Avrupa ülkesinde gözlemleme fırsatı bulduğum işleyişi ve geleneklerine değinmek, sizleri de bu kutlamalara biraz olsun sürüklemek istiyorum.

Noel hazırlıkları aylar öncesinden tüm şehirlerde kendini göstermeye başlar, hele ki o ahşaptan yapılmış küçük kutucukları özellikle şehir meydanlarında gördüğünüz an, içerisinin birbirinden farklı yiyecekler, şekerlemeler, atıştırmalıklar ya da süs eşyalarıyla dolacağı günü heyecanla beklemeye başlarsınız. Her gün yanından geçip gittiğiniz o koca meydanlar, özellikle eski şehir meydanları, yavaş yavaş renklenmeye, ışıklanmaya başlar. Kışları soğuk geçiren ülkelerde ise karın bembeyaz örtüsü, ışıklandırmalarla birleştiğinde harika bir görüntü oluşturur. 25 Aralık günü Noel olarak kabul edilir, 24 Aralık Noel Arifesi, ve bu tarihten önceki 4 haftalık süreç yani Hz. İsa’nın doğumunun beklendiği dönem ise “advent” olarak adlandırılır. Bu süreci eğlenceli hale getirmek için; “advent calender” ismini verdikleri 24 pencereden oluşan birbirinden farklı temalarda takvimler üzerinden; her gün yeni bir pencereyi açarak içerisinden çıkan sürprizleri karşılar ve 24 günü tamamlarlar. Özellikle çocuklar için oldukça eğlencelidir fakat yetişkinlerin de çoğu bu eğlenceye ayak uydurur. Çok merak edenler için; birkaç farklı örneğini “advent calender” ismini Google’da aratarak bulabilirsiniz. Bir diğer etkinlik ise Kasım ayının son Pazar gününden Noel’in son Pazar’ına kadar hazırlanan büyük advent çelengidir ve bu çelengin içerisinde her Pazar bir tane olmak üzere teker teker sırasıyla toplamda 4 mum yakılır. Bunların yanı sıra okullarda çocuklara Hz.İsa’nın doğumunu öğretmek adına o dönemi canlandıran tiyatro gösterileri ve kiliselerin önünden geçerken ya da sokaklarda gezerken görebileceğiniz ilahi seslendiren çocuk koroları da Noel’in vazgeçilmez parçalarındandır.

Gelelim hediyelik eşyaların, dekoratif objelerin, Noel süslerinin, birbirinden lezzetli yöresel yemeklerin satıldığı, insana bir masalın içerisindeymiş gibi hissettiren Noel Pazarlarına. Şu ana kadar Almanya, Macaristan, Hollanda ve Lüksemburg’un birkaç farklı şehrindeki pazarları gezme fırsatı bulmuş olsam da, hemen hemen her ülkenin benzer tatlara ve konseptlere yer verdiğini düşünecek olursak sizlere deneyimlediğim kısmı genel itibariyle aktarmak isterim. Noel pazarları yani “Christmas Market” lar genellikle Kasım ayının sonlarında kurulur ve Noel Arifesine kadar açık olur. Bazı şehirlerde süresi 31 Aralık’ı bulabilir fakat gerçek bir Noel pazarı görmek istiyorsanız, kesinlikle bu tarihten birkaç hafta öncesinde ziyaret etmenizi öneririm. Kurulan bu renkli cıvıl cıvıl pazarları gezerken tarçın ve zencefil kokularıyla etrafı kaplayan, herkesin elinde görebileceğiniz Avrupa’nın o meşhur şekerli, çok da karmaşık olmayan hamur işi tatlıları sizlere eşlik ediyor olacak. Kürtös Kalac, Trelnik (baca şeklinde yapılan çörekler), Churros (bir çeşit şekerli hamur kızartması), Langos(Pişi), minik adamlar şeklinde yapılmış çörekler, kuru meyveli ekmekler, çeşitli waffle, krep türevleri ve genel itibariyle her Noel pazarında bulabileceğiniz zencefil, badem, tarçın ve çeşitli baharatlar barındıran muhteşem Noel kurabiyeleri… Tüm bunların yanında pazarı dolaşırken içinizi ısıtacak sıcak şarap ya da çikolata mutlaka denenmeli. Üstelik sıcak şarap servisi genellikle geleneksel kıyafetler giymiş kadınlar tarafından büyük kazanların içerisinden kepçeyle yapılıyor. Zaten dikkat ederseniz etrafınızdaki herkesi elinde ya bir tatlı ya da içecekle göreceksiniz. Yeme, içme ve eğlenme üzerine kurulu bu alanların yanı sıra birbirinden farklı konser ve performanslar da kentlerin farklı noktalarında sergilenmeye devam ediyor.

Çevrimdışı haritalarımız hazırsa Avrupa’nın en ışıltılı ilk 5 Noel Pazarı’nı da Avusturya Viyana, Fransa Strazburg, Almanya Dresden, Çek Cumhuriyeti Prag ve Belçika Brugge olarak işaretleyebiliriz. Her ne kadar 6.sırada kalmış olsa da benim için en güzellerinden biri olan Macaristan’ın Budapeşte’de kurulan pazarını da mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Lüksemburg ise ismi ilk 10 Pazar içerisinde yer almamasına rağmen sahip olduğu o küçük alanda harikalar yaratmayı başaran şehirlerden sadece bir tanesi.

Noel ağacı ve Noel Baba ise Noel’in vazgeçilmezlerinden. Noel Baba çocuklar için aşırı heyecan verici ve duygu yüklü. Genellikle birçok şehirde çocuklar Noel Baba’nın dizine oturarak önce bu yıl yaramazlık yapıp yapmadıklarını anlatıyorlar. Sonrasında ise yaramazlık yapmayacaklarına, uslu bir çocuk olacaklarına söz veriyorlar ve Noel Baba’nın o büyük hediye çuvalından hediyelerini alıyorlar. Noel pazarlarında çocukların Noel Baba’ya yazdıkları mektupları atmaları için hazırlanmış posta kutularına rastlamakta mümkün. Büyükler arasında yapılan geleneklerden biri ise ayakkabılar içerisine bırakılan çikolata ve küçük hediyeler. Ben de bir Noel sabahında çalıştığım yerde terliğimin içerisinde birçok çikolata ve şeker ile karşılaşmıştım. Çam ağaçlarını süsleme geleneği ise çok eski tarihlerde farklı kek ya da kurabiyelerin, kağıt süslemelerin ağaçlara asılmasıyla başlamış olup, ülkemizde yılbaşında yapıldığı gibi dünyanın birçok ülkesinde yüzyıllar öncesine dayalı bir gelenek haline gelmiş. Bizler de benzer şeyleri yılbaşı kutlamalarında yapıyoruz fakat bizlerin bugün alışveriş merkezlerinde karşılaştığımız süslemelere kıyasla Avrupa’da Noel zamanında kurulan devasa ağaçlar ve göz alıcı farklı süslemelerle karşılaşmak mümkün.

Noel akşamı yani 25 Aralık tarihi ise herkesin ailesiyle birlikte vakit geçirdiği, farklı bir plana yer verilmeyen ve aile bireylerinin katılımına oldukça özen gösterilen bir akşam. 24-25 Aralık tarihleri Hristiyanlar için oldukça özel bir dini bayram olması sebebiyle tüm şehirlerde her yer kapalı oluyor. Herkes alışverişini birkaç gün önceden yapıyor ve işlerini Noel öncesinde halletmiş oluyor. Şehirler o renkli cıvıl cıvıl 4 hafta süren atmosferden sonra bu tarihlerde bir anda ölü şehre dönüşüyor ve tek bir kıpırtı bile olmuyor. 31 Aralık gecesi ise tüm Dünya’nın kutladığı yılbaşı eğlenceleri, Avrupa’da da bizlerde olduğu gibi büyük gösterilere sahne oluyor. Bu tür gösteri ve eğlenceler sırasında gökyüzünü birbirinden farklı renklere boyayan havai fişekler ise insanların oldukça ilgisini çeken ve beğenilen eğlence araçlarından biri.

Kısacası tüm kutlamalarda olduğu gibi Noel ve yılbaşı kutlamaları da genel itibariyle çok büyük organizasyonlar ve hazırlıklar içerirken, hediye alıp vermek, alışveriş yapmak, indirimlerden faydalanmak gibi birçok farklı yol ile ülke ekonomilerinde oldukça güzel canlanmalara sahne oluyor fakat orantısız eğlence, kullanılan kaynakların kontrolsüzlüğü ve ihmali bu güzel eğlenceleri negatif sonuçlara götürebiliyor. Yıllardır yaptığımız gelenekselleşmiş bu güzel kutlamaları ve eğlenceleri günümüzde farkındalığı yüksek bireyler, hatta Dünya ülkeleri olarak çevreye zarar vermeden sürdürebilmek, bilinçli tüketiciler olarak bir dengede tutabilmek ise en güzeli olacaktır. Örneğin kutlamalar sırasında kullanılan havai fişeklerde bulunan zehirli gazların ve ağır kimyasalların havaya karışması, hem toprağın hem de suyun kirlenmesine sebep olmasına rağmen; Avrupa ülkeleri ve Türkiye de dahil olmak üzere hala birçok ülkede yaygın bir şekilde kullanılıyor oluşu Noel, yeni yıl ve benzeri kutlamaların negatif çıktılarından. Yapılan araştırmalarda havai fişeklerin çevreye verdiği zararların yanı sıra hayvanlar üzerinde büyük negatif etkileri olduğu, kuşları yuvalarını terketmelerine sebep olacak kadar çok korkutabildiği ve çıkardığı gürültülü sesin ölümleriyle sonuçlanabildiği konuları üzerinde duruluyor.

Elbette ki tüm bu kutlamaların keyfini çıkarmalı, sunulan tüm olanaklardan faydalanmalı ve yılın bu özel günlerini güzel geçirmeliyiz. Fakat günümüz tüketim toplumunda, bilinçli tüketiciler olmayı sürdürebilmek, doğaya, canlıların yaşamına ve içerisinde bulunduğumuz Dünya’ya zarar vermeden eğlenebilmek de en büyük meziyetlerden biri olmaya devam etmeli. Yılbaşının, Noel’in o en başta bahsettiğimiz kırmızı rengini parlatmalı, hem bir uyarı olarak almalı, hem de bu keyifli gelenekleri sürdürmeyi gözler önüne koymalı…

Anahtar Kelimeler:

Yazarın Yazıları