Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK
Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı
Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
Koronavirüs (COVID-19) hastalığı tüm dünyada yayılalı yaklaşık bir yıl oldu. Bu tür yayılmaya pandemi diyoruz. Pandemiden 60 milyon insan etkilendi ve bunların 2 milyona yakını hayatını kaybetti. Dünyadaki en büyük salgın ise 1346-1353 yılları arasında İtalya’da meydana gelen, Avrupa nüfusunun üçte birini, dünyada ise 100 milyon insanın ölümüne yol açan mikrobik veba salgını idi.
Virüsler; ağız, burun ve göz yolu ile ve damlacık içinde insan vücuduna girerek hastalık yapan, insandan insana bulaşan hastalık etkenleridir. Bu hastalıktan korunmanın birkaç yolu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; maske, gözlük, hijyen ve toplu yerlerden uzak durmak. İkincisi immün sistem dediğimiz bağışıklık sistemini güçlendirmek. Bunu da başlıca C vitamininden zengin gıdalarla sağlamak. Üçüncüsü ise aşılanmak. Şimdi sıra aşılanmaya gelmiştir. Aşı, hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı toksinlerin etkileri ortadan kaldırılarak geliştirilen biyolojik ürünlere denir. Bir hastalığa karşı aşılama söz konusu olduğunda; halk arasında ilk akla gelen; acaba bu aşı ile insan nesline yönelik bir zarar verilecek mi? Bu ilk aşıyı acaba insanlar üzerinde deneme amacı ile mi yapıyorlar? Bunun yan etkileri ne olacak gibi ve benzeri sorulardır.
Aşının ana amacı; yaygın olan hastalığa ait hastalık yapma etkisinden arındırılmış, hastalık oluşturacak toksinleri ortadan kaldırılmış biyolojik ürünlerin insana iğne ile verilerek, bu hastalık etkenleri ile savaşacak kan hücrelerini daha güçlü ve savaşı kazanacak hale getirmektir. Yani savaş için savaş eğitimi görmüş araçlarla, antikorlarla bağışıklık sistemini güçlendirerek virüs veya mikroplarla mücadele yolunu açmaktır.
Bugün Çin, Amerika ve Almanya gibi tıpta ileri ülkelerde hemen hemen aynı günlerde koronavirüs hastalığına karşı aşı geliştirildiğini görmekteyiz. Almanya’da Aşıyı bulan doktorların Türk olması da bizim içim övünç kaynağıdır. Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci’yi, milletçe tebrik etmek borcumuzdur. Dünya insanlığına büyük hizmette bulunmuşlardır.
Aşının aynı anda üretilip insanlık hizmetine sunulmasının sebebine gelince; konu üzerinde çalışan bilim adamları kongre, sempozyum ve ortak çalışmalar nedeni ile sık sık bir araya gelmekte ve bilgi alış verişinde bulunmaktadırlar. Böylece beklenen sonuca da aynı günlerde ulaşmış olmaktadırlar.
Aşı yapıldığında insanda o hastalığa ait ufak tefek belirtilerin ortaya çıkması doğaldır. Eskiden verem aşısı olan çocukların bir kısmında aşı yerine yakın koltukaltı bezelerinde aşının dozuna bağlı olarak lenf bezi tüberkülozu veremi görülürdü. Ama bu durum basit tedavilerle atlatılırdı. Bugün de koronavirüs aşısı sonrası; bazı insanlarda ateşlenme, hafif bir nefes darlığı, eklem ağrıları gibi yakınmalar ve alerjik reaksiyonlar görülebilir. Bu yakınmalar kısa sürede ortadan kalkar. Kural olarak, hayvan deneyleri ile bu etkiler zaten defalarca kontrolden geçirilmiştir.
Bugün dünyayı istila eden, giderek artan ve insanların korkulu rüyası haline gelen bu virutik hastalığı önlemede tek yol artık aşılanma olacaktır. Onun için insanların bundan böyle aşılanma konusunda duyarlılık göstermesi insanlığın sağlığınadır.