FİZİKSEL AKTİVİTENİN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

  • Güncelleme: 26.04.2021 12:24
  • Okunma: 1985 kez
  • Yorum: 0
Fizyoterapist - Schroth Terapisti Elif Seyitoğlu ile söyleşi
FİZİKSEL AKTİVİTENİN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Covid-19 pandemi, kısıtlamalar, uzaktan eğitim, dijital bağımlılık ve buna bağlı olarak hareketsizlik, kilo problemi, duruş bozukluğu, kasılmalar ve ağrılar gibi şikâyetlerin fazlalaştığı bu süreçte Fizyoterapist Elif Seyitoğlu ile okuyucularımızın faydalanacağını düşündüğüm bir söyleşi gerçekleştirdik.

‘’İnsan sağlığı için önemli olan fiziksel aktivite kavramı, hareketsizliğin yol açtığı problemlerin karşısında duran en güçlü çözüm niteliği olarak görüyoruz’’ diyen Seyitoğlu’na gelin hep birlikte dikkat kesilelim…

Merhaba Elif Hanım, okuyucularımızın sizi daha yakından tanıması açısından bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

-Ben 1994 İstanbul doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi-Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümünü bitirdim. İtalya’da Skolyoz üzerine online yüksek lisans programına katıldım. Schroth eğitimini Barcelona Skolyoz (BSPST) okulundan Schroth based methodu olarak bilinen omurga sağlığı üzerine eğitimlerimi tamamladım. Fizyotherapy Sağlıklı Yaşam Merkezinde; Klinik Pilates, Omurga Sağlığı, Skolyoz-Schroth (duruş bozukluğu) ve ağrı inhibisyonu üzerinde aktif olarak hizmet vermekteyim.

Fizyoterapy Yaşam Merkezi’nin kuruluş hikayesi ve hedefleri nelerdir?

-Merkezimiz 2016 yılında Bahçeşehir'de "Sağlıklı Yaşam" adı altında hizmete açıldı. Kliniğimiz, 2019 yılında İstanbul'daki çeşitli hastanelerin fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerini de bünyesine katarak hızla büyümeye devam etmektedir.

Toplumun fiziksel sağlığının korunması ve bireyin yaşam kalitesini arttırmak amacıyla uluslararası standartlarda, multidisipliner anlayışı ile kişiye özel sağlık hizmeti sunmak, güvenilir, hasta ve hasta yakınlarının memnuniyetini sağlamayı hedefleyen, sunduğu hizmetlerde referans gösterilen, mükemmeliyet odaklı akademik sağlık kurumu olmayı hedeflemektedir.

Alanındaki uzman ekibimiz mesleki becerileri eğitimleri ve güncel yaklaşımları ile hergün yenilenmektedir.

Covid-19 virüsü pandemisi yaşamın her alanına temas etti ve ekonomik, fiziksel, psikolojik birçok olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Bu süreci siz kendi açınızdan nasıl değerlendirirsiniz?

-Salgınlar insanın varoluşundan günümüze kadar dünya genelinde yönetim ve yaşam değişikliklerine yol açmış ve maalesef yaygın etkileri olan sağlık olayları olarak günümüzü etkilemektedir. Pandemi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de çeşitli açılardan etkilemiştir. Covid-19 pandemi sürecinde toplumlar kaygı, depresyon, stres, yetersiz fiziksel aktiviteden kaynaklanan ağrı gibi olumsuz duygu durumu hatta psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu riskler karşısında bireyin günlük yaşamını sürdürebilmesi oldukça önemlidir. Hem ruhsal hem psikolojik aynı zamanda beden-fiziksel zindelik ile bu zorlu günleri atlatabileceğimize inanmaktayım.

Covid-19 pandemi süreci, kısıtlamalar buna bağlı olarak hareketsizlik, kilo problemi, kasılmalar ve ağrılar gibi şikâyetlerin fazlalaştığı ifade ediliyor. Size başvurularda bu bağlamda bir artış var mı?

 

-Covid-19, sağlık hizmetlerinin işleyişini ne kadar değiştirdiyse, kişilerin fiziksel aktive yaklaşımlarında da o derece değişikliğe yol açtı maalesef ki. Kliniğimize başvuran oranımızda özellikle hareketsizliğe bağlı oluşan ağrı nedeniyle bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Buna yönelik çözüm çalışmamızda insanları doğru fiziksel aktivite programına yönlendirmek oluyor.

İnsan sağlığı için önemli olan fiziksel aktivite kavramı, hareketsizliğin yol açtığı problemlerin karşısında duran en güçlü çözüm niteliği olarak görüyoruz. Fiziksel aktivitenin kalbin ritmini düzenleme, kalbi güçlendirme, kas kuvvetini geliştirme, iyi bir postür sağlama, solunum kapasitesinde iyileşme, kondisyonu geliştirme, kilo kontrolünü sağlama, kan şekeri dengesini sağlama, vücudun su ve mineral dengesini koruma, kemik mineral yoğunluğunu arttırma, eklem hareketliliğini koruma gibi önemli fiziksel yararları bulunur.

Öte yandan tüm bu faktörlere bağlı olarak kişiye vücut farkındalığı geliştirme, ruhsal iyileşme, olumlu düşünme, sosyal uyum ve özgüven gibi katkıları da olduğunu gözlemlemekteyiz.

Dijital bağımlılık, uzaktan eğitim, hareketsizlik özellikle gençlerde duruş bozukluğuna neden olduğu ifade ediliyor, bu noktada ailelere, gençlere tavsiyeleriniz ne olur.

-Çocuklar ve gençler için karantinanın ana sonucu fiziksel aktivite düzeylerinin azalmasıdır. Evde uzun süre zaman geçirmek, uzaktan eğitim sebebiyle uzun saatler hareketsiz kalmak özellikle gelişim çağında olan veya gelişim dönemini tamamlamamış olan çocuklarda ciddi duruş bozukluklarına yanlış duruş nedeniyle oluşabilen omurga eğriliği gibi deformiteleri meydana getirebilmektedir. Ayrıca enerji harcamasındaki azalmayla birlikte kronik hastaların oluşması ve/veya ilerlemesi, kas gücü ve kitlesinde kayba neden olmaktadır.

Büyüme ve gelişme çağında olan çocuklar için fiziksel aktivitenin önemi kesinlikle atlanmamalıdır.

Evde güvenle uygulanabilecek güç, denge kontrol egzersizleri veya kombinasyonları sağlık için oldukça fayda sağlamaktadır.

Ev egzersizlerine örnek olarak yürümek, merdiven çıkmak, esneme egzersizleri yapmak, ek olarak çok az alan ve ekipmana ihtiyaç duyulan basit yoga egzersizleri de önerilerim arasındadır.

Egzersizlerin etkinliğini arttırmak ve devamlılığını sağlamak amacıyla çeşitli önerim olacaktır: ilk olarak fiziksel aktivite sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni ile mutlaka desteklenmelidir ve sıvı alımı artırılmalıdır. Aşırı açlık ya da tokluk halinde iken egzersize başlanmaması gereklidir.

Herhangi bir aktiviteyi gerçekleştirirken yarım saatten uzun süre oturur pozisyonda kalınmamalıdır. Özellikle en çok yapmaktan hoşlandığınız ve yaşam şekline uygun bir aktivite tercih edilmelidir. En önemlisi de egzersizi yapmadığınızda suçluluk duygusu hissetmek yerine egzersizin devamlılığını sağlamanın yollarını arayınız :)

Genel olarak insanlar ağrılarından şikayet ederler, doğru tedavi ve olumlu sonuç elde etmek için yolu izlemelidirler?

-Ağrı bedenin uyarı sistemidir. Aynı zamanda öznel bir kavram olduğunu düşünmekteyim. Temelinde bir kavram olan ağrı, kişiden kişiye değişiklikler gösterebilmektedir. Çünkü cinsiyet, din, ırk, sosyo kültürel çevre gibi birçok etmen ağrı eşiğini ve ağrıya tepkiyi etkilemektedir. Aslında insanoğlu var olduğu günden itibaren ağrıya maruz kalmaktadır.

Doğru tedavi dediğimiz ağrının ne kaynaklı olduğunu iyice belirlemekten ve değerlendirmekten geçer. Çünkü özellikle kronik ağrısı olan hastalara yaklaşım ve değerlendirme, ağrı sendromlarının tanı ve tedavisi için oldukça önemlidir bizler için.

Ağrısı olan bireyi muayene ederken, detaylı öykü ve fizik muayene, doğru teşhisi bulmada laboratuar ve radyolojik tetikler kadar önemli bir role sahiptir. Hastaların anomnezi, sürekli izlenmesi ve uygun ölçüm metotlarının kullanılması, hastanın başlangıç değerlendirmesi yararlı olacağı gibi sonraki değerlendirmelerinde ağrı değişimini ölçmek ve kayıt altına almak bizlere oldukça iyi sonuçlar vermektedir.

Ayrıca ek bir bilgi daha vermek isterim, ağrının yorumlanmasında tek boyutlu ve çok boyutlu ölçüm yöntemleri kullanılabildiği gibi davranışsal ve fizyolojik açıdan yaklaşarak da değerlendirmemizi yapabilmekteyiz.

“Psikosomatik ağrı “ ne demektir? Daha çok hangi şikâyetlerle karşılaşıyorsunuz ve tedavi yöntemleriniz nelerdir?

‘Psikosomatik’ sözcüğü, zihin ve beden arasındaki etkileşimi ifade eden bir terimdir. ‘Psiko’ (ruh) ve ‘soma’ (beden) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur ve yalın anlamı ile ruhsal nedenlerden kaynaklanan veya ruhsal nedenlerden etkilenen organik, bedensel hastalıkları anlatmaktadır. Zihin ve beden arasında köprü görevi gören, dışsal taleplerin bedensel belirtilere dönüşmesinde aracı olan stres sürecinin son durağı; ‘hastalık oluşumu’ dur.

Klinikte gördüğümüz en fazla psikosomatik ağrı ile bağdaştırdığımız, bireyin, yoğun stresli bir yaşantısının olmasından kaynaklanan, ciddi bel-boyun ağrısına, stres kaynaklı olabilen kas spazmlarına, özellikle sabah görülebilen eklem katılığı durumuna, romatizmal hastalıklar, gece yatarken ciddi ağrı sebebiyle uyuyamama gibi nedenler olduğunu görebiliyoruz.

Psikosomatik rahatsızlıkların oluşumunda, yapısal, fizyolojik, çevresel ve ruhsal değişkenler ve bu değişkenlerin karşılıklı etkileşimine çok önem vermekteyiz. Diğer bir deyişle, ruhsal, biyolojik ve çevresel etkiler aynı anda rahatsızlığın oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle psikosomatik rahatsızlıkları ‘biyopsikososyal model’ çerçevesinde ele alıp değerlendiriyoruz. Bize sağlık problemi olan bir ağrılı bir birey başvurduğunda ilk hedefimiz hastayı dinleyip, daha sonrasında ağrının altta yatan sebebi bulup ve en son olarak kişiye özel hazırlanmış egzersiz reçetemiz ile tedaviye başlamamızdır.

Size başvuran hastaları tedavi etmek, yaşam kalitelerinin yükseldiğini görmek nasıl bir duygu? Son olarak mesleğiniz ve çalışmalarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Üniversiteye başladığım, mesleğe ilk adım attığımdan bu yana hedefim hiç değişmedi. İnsanlara yararlı olabilmek onlara iyi gelebilmek, onları anlayabilmek, ağrılarını alabilmek, iyileşmelerini kademe kademe gözlemlemekten duyduğum ruhsal ve manevi açıdan değeri benim için paha biçilemez. Biz fizyoterapistler emekle inşa ederiz insan sağlığını uzun vakitler geçiririz hastalarımız ve danışanlarımız ile oluşturduğumuz gönül bağıda apayrıdır.

Mesleğim için her gün gelişen sağlık alanında kendimi yenileyip bilgilerim üstüne koyarak insanlara maksimum yararı sağlamayı hep birinci hedefime koymuşumdur.

Herkese sağlıklı bir yaşam ve onlara şifa olabilen insanlarla karşılaştırması dileğiyle, şükranlarımı iletiyorum…

Anahtar Kelimeler: